Yorum: Hayatın Kıyısında - Jennifer Niven


Adı: Hayatın Kıyısında
Orijinal Adı: All the Bright Places
Yazarı: Jennifer Niven
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 384
Goodreads Puanı: 4.2
Seri: -
Puan vermedim çünkü puanlama sistemime oturtamadım.

Yaşamayı, ölmek isteyen bir çocuktan öğrenen bir kızın hikâyesi…

Ölümü büyüleyici bulan Theodore Finch sık sık kendini öldürebileceği yöntemler düşünür ancak her seferinde, küçücük bir güzellik bile ona engel olur.

Violet Markey ise yaşadığı kasabadan ve ablasının ölümünün yarattığı dayanılmaz acıdan kaçmak için mezuniyetine kalan günleri sayarak geleceği dört gözle beklemektedir.

Finch ve Violet okullarındaki çan kulesinin tepesinde karşılaştıklarında kimin kimi kurtardığı belirsizdir. Bu tuhaf ikili, bir proje ödevinde eşleştiklerinde yol onları nereye götürürse; tıpkı hayat gibi büyük, küçük, tuhaf, güzel, çirkin, şaşırtıcı yerlere giderler. Kısa süre sonra, Finch yalnızca Violet'layken kendi olabildiğini; tuhaf, eğlenceli, hayatı doyasıya yaşayabilen ve ucubelikten uzak bir gence dönüştüğünü keşfeder. Violet da yalnızca Finch'leyken günlerin hesabını tutmadan yaşayabilmektedir. Ancak Violet'ın dünyası büyürken Finch'inki küçülmektedir…

Hayatın Kıyısında'yı okumam (benim için) o kadar uzun sürdü ki, kitabı okurken şekilden şekle girdim desem yeridir.

Başları güzeldi. Karakterlerle, özellikle de Violet ve Finch'le tanıştık ve kitabın, lisede geçen çoğu gençlik kitabı gibi kendini dramada kaybetmemesi çok hoşuma gitti. Finch, o kadar sıra dışı bir karakterdi ki, okurken etkilenmeden edemedim. Anı yaşıyor, canı ne isterse onu yapıyor ve sınırların onu tutmasına izin vermiyordu. Violet ise biraz daha arada kalmış gibiydi. Bir yanda ablasının ölümünden sonra sürüklendiği yalnızlık, öteki yanda eski arkadaşları ve hayatı.

Kitabın ortaları da genel olarak keyifliydi. Violet ve Finch'in "ödev" adı altında gezdikleri yerler, sohbetleri, arkadaşlıkları ve devamında gelen her şey. Ama bir yerden sonra kitap fazla uzun gelmeye başladı ve kendimi artık bu kitabı okumayı istemezken buldum. Belki devamında geleceklerin farkına vardığımdan (ki hiç sanmıyorum) oldu bu, belki de cidden bir yerden sonra yaşananların kitaba nasıl bir katkıda bulunduğunu göremiyordum. Öyle ki, kitap artık bitsin diye kendimi parlamaya başlamıştım.

Sonu ise duygusal olduğu kadar bence tahmin edilebilirdi. Hatta o post-it notunu gördüğüm andan itibaren az çok aklımda vardı bu. Tam olarak nasıl gerçekleşeceğini bilmiyordum ama bir şeyler olacağı belliydi ve yazarın kalbimi göğüs kafesimden söküp ellerime verdiğini hissettim. (Tamam, belki bu kadar detaylı bir şekilde ve bu şiddette olmadı ama...)

Genel olarak güzeldi ve eğer o sıkıldığım yerlerde kitabı okumam bu kadar sakız gibi uzamamış olsaydı, tahminen kitabı çok daha çok sevecektim çünkü karakterlerinden tutun olay örgüsü ve verdiği mesaja kadar her şeyi çok sevdim. Karakterlerin çok büyük bir kısmı gerçek, yaşayan, kanlı canlı insanlarmış gibi hissettim okurken. Finch'in "arkadaşları" Brenda ve Charlie, Violet'in eski arkadaşları Ryan, Amanda, Roamer (çocuğun adını hatırlamıyorum bile)... Hepsinin, kitapta bize söylenmeyen veya şöyle ucundan bir çıtlatılan hikayeleri var ve insan okurken merak ediyor.

Hayatın Kıyısında eğer sadece Finch ve Violet'e odaklanmış haliyle bu kadar güzel olmasaydı, o karakterlerin hikayelerinin anlatılmamış olmasının eksikliğini çekebilirdim ama çekmedim. Güzeldi. Anlamlıydı. Okuyun. Biraz yavaş ilerliyor ama sabırlı olun.

Uzun ve daha anlamlı bir yorum yazmak isterdim ama tıkanmış gibi hissediyorum. Bu kadar oldu ancak.

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

1 yorum:

  1. Farklı bir ruh halinde okumuş olsaydın belki daha çok severdin, bence öyle olsaydı bayılırdın diye düşünüyorum... Bence öyle 😵

    YanıtlaSil