Lost Gods (Summoners, #2) - A. M. Yates | Yorum

Adı: Lost Gods
Yazarı: A. M. Yates
Yayınevi: Smashwords
Sayfa Sayısı: 420
Goodreads Puanı: -
Seri: Summoners #2
KİTABIN TÜRKÇESİ BULUNMAMAKTADIR.

Josie Day is about to lose the one bright light that has kept her from plunging into total darkness—a summoner hidden behind a mask of fire.
Though she unmasked her mother’s murderer, revealing the traitor within her tribe, the threats keep coming.
Her new power is linked to a forbidding prophecy. Death lurks in every pathway. And a wolf prowls the city streets.
TÜRKÇE ÇEVİRİ
Josie Day, onun tamamen karanlığa dalmasını engelleyen o parlak ışığı kaybetmek üzere; ateşten bir maskenin arkasında saklanan bir çağırıcı.
Annesinin katilinin maskesini düşürdüğü ve kabilesindeki haini ifşa ettiği halde, tehtitler gelmeye devam ediyor. Yeni güçleri yasak bir kehanete bağlı. Bütün geçişlerde ölüm geziniyor. Ve bir kurt şehir sokaklarında sinsice dolanıyor.
Not: Çeviri bana aittir, hatalar için özür dilerim.

Serinin ilk kitabını okumayı bitirdiğim gün, ikinci kitabı satın alıp okumaya başladığım gündü. Kısacası ben bu kitaba yaklaşık bir ay kadar önce başladım; ardından da, “Yorumu kitabı bitirdikten sonra yazmalıyım,” düşüncesiyle kitabın son bölümünü erteledim, erteledim, erteledim; bugüne kadar. Tek sorun, üzerinden bir ay kadar bir sürenin geçmiş olmasıydı ve şu noktada sorsanız, kitabın içindeki olayları hatırladığımı iddia edemem. Yani, elbette hatırlıyorumdur; üçüncü kitabı okumaya başlasam zorlanmam fakat aynı şekilde, “Neler oldu, say,” dese biri; sayamam.

Normal bir durumda oturur kitabı baştan okurdum fakat şu bir haftadır o kadar bıkmış bir durumdayım ki, herhangi bir kitabı oturup en baştan okuyacak enerjiyi kendimde bulamıyorum. Ayrıca, tam olay örgüsünü hatırlayamasam da, kitapta yaşadığım heyecan anları hala aklımda canlanabiliyorken, kısa bir yorum yazmanın kötü bir yanı olamazmış gibi hissediyorum. Çok bilindik bir seri olmadığından, kitapları gerçekten gidip okuyacak insan sayısının en fazla iki (2) olduğunu düşünüyorum; bu da, teknik olarak, bu yorumun pek bir insana yardımcı olmayacağı anlama geliyor.
Ama olsun, ben yine de düşüncelerimi yazmak istiyorum.

Bu serinin ilk kitabı, Minor Gods hakkındaki yorumumu okuduysanız yazarın yaratıcı dünyasına hayran kaldığımı hatırlarsınız – veya belki de siz de tıpkı benim gibi, bir ay önceki bir tarihte okuduğunuz o yazıda nelerden bahsedildiğini hatırlayamıyorsunuzdur ve bunu çok doğal karşılarım – bu hayranlıktan hiçbir şey eksilmedi. Kitap, ilk kitabın devamı şeklinde ilerlediğinden olaya tekrardan girme konusunda pek bir sıkıntı yaşamadım ve aynı zamanda, ilk kitabın sonunda bırakılan soru işaretlerinin birçoğuna yanıt buldum!

Tabii bu, ikinci kitapla beraber yeni soru işaretleri doğmadığı anlamına gelmiyor. Mesela, en çok, kendisini Mother Earth olarak gören karakterin oğlunun kimliğini merak etmekteyim; “Fog God kim olabilir?” sorusu oldukça büyük bir yer kaplıyor zihnimde, fakat ne kadar arayıp tarasam da, kendi kafamda bir yanıt üretemiyorum.

Yapacak bir şey yok, bu sefer arayı çok açmadan üçüncü kitabı okumak gerekecek. Bu üçlemenin aslında tek bir kitap şeklinde yazılıp ardından üçe bölündüğüne dair düşüncem nedeniyle aslında pek bir eleştiri, yorum niteliğinde bir şeyler yazamıyorum bu kitap için; çünkü diyeceğim herhangi bir şeyi çoktan Minor Gods için söylemiş olabilirim. Pek bir farklılıkları yok; oldukça benzerlikleri var. Yazarın anlatımı en küçük bir şekilde de değişmediğinden bu teorim kafamda daha güçleniyor.

Ayrıca, ilk kitapla ilgili yazıda söyledim mi hatırlamıyorum fakat bu serinin kapaklarına bayılıyorum. Çok özel bir yanları yok, fakat aynı şekilde beni içlerine çekiyorlar resmen… Estetiğe ve tasarıma oldukça önem veren biri olarak beğendiğim bir kapak gördüğümde gerçekten mutlu oluyorum; bu kapaklar da öyle kapaklara örnek benim için.

Oldukça amaçsız bu yazının sonuna gelirken de, klasikleşmeye yüz tutmuş soruyu yanıtlıyorum; “Önerir miyim, önermez miyim?” İlkini önermiştim; neden bunu önermeyeyim ki? Öneriyorum elbette. Yani evet. Gidin ve ilk kitabı okuduysanız seriye devam edin; pek bir şey kaybetmezsiniz. Sadece, minik bir tavsiye, benim yaptığım gibi yapmayın ve kitabı arayı çok açmadan bitiriverin.

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder