Anna ve Fransız Öpücüğü (Anna and the French Kiss, #1) - Stephanie Perkins | Yorum

Adı: Anna and the French Kiss
Yazarı: Stephanie Perkins
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 400
Goodreads Puanı: 4.10
Seri: Anna and the French Kiss #1
Format: eBook
Ah Aşk... Ne Seninle Ne de Sensiz... Bu kitabı okuduğunuz süre boyunca âşık olma hissi bütün benliğinizi saracak...
Anna; babasının isteğiyle lisedeki son yılını Atlanta’dan, evinden, annesinden, en yakın arkadaşı Bridgette’den ve hoşlandığı çocuk Toph’tan ayrı bir şekilde geçirmek zorunda kalmış ve Paris’teki Amerikan Okulu’na yazdırılmıştır. Hem alıştığı yaşam tarzından uzaklaşmak hem de yeni bir kültüre uyum sağlamaya çalışmak Anna için çok zordur. Fakat kısa zaman içinde kendine yeni arkadaşlar edinir. Tabii onu Paris’te özel hissettiren biri vardır: Etienne. Fakat Etienne başka biriyle ilişki yaşamaktadır. Anna; Etienne ve Toph arasında gidip gelmekte ve ait olduğu yeri yani “ev”ini aramaktadır.
Çok sevdiğim bir lisem vardı; artık yok.
Çok sevdiğim bir çocuk vardı; artık yok.
Çok sevdiğim bir arkadaşım vardı; artık yok.
Artık Paris benim de evim.
Yeni arkadaşlar, yeni aşklar…
Ah aşk…
Ne seninle ne de sensiz…
Oysa ben imkânsızı değil, gerçek aşkı arıyordum.
Ama aşk, hayallerde yaşanamayacak kadar gerçek; hayalleri süsleyecek kadar pembeydi Paris’te…

Doğrusu şu an bu kitabın yorumunu giriyor olmayı geçtim, kitabı hiçbir şekilde okumamış olmam gerekiyordu; tatilin sonlarına yaklaşırken ödevler "Beni unuttun," ve "Beni yap," nidalarıyla sürekli başımın etini yiyorlar, ama ben ne yapıyorum? Kiralık Konak okuyup sunum hazırlamak yerine Anna and the French Kiss okuyup yorum yazıyorum... Sonra Ezgi'nin notları neden bu kadar düşük? Sorarım sizlere!

Kitapla ilgili her şeyden önce bahsetmek istediğim bir şey var ki, o da Anna karakterinin Fransızca öğrenme konusunda acı çekişidir. Babası onu Paris'teki The School of America mı, öyle bir yere gönderiyor lisenin son yılı için ve Anna da, eh, hem okul süresince Paris'te yaşayacağı için hem de Fransızca dersi aldığı için, Fransızca öğrenmek durumunda. İkinci yabancı dil olarak Fransızca alan biri olarak, Anna'nın Fransızca dersine duyduğu korkuyu içimde barındırıyorum ve o noktada dedim ki, "Tamam, sorun ben de değil." Sanırım tüm Fransızca öğretmenleri böyle... korkutucu. 

Kitap Anna ve (Etienne) St. Clair'in "aşkını" anlatıyordu denebilir ama aynı zamanda denemez de. Çok tatlı, sevimli bir kitaptı bence. Ben bu türdeki kitapları sadece zaman öldürmek, kafa dağıtmak, belki biraz da eğlenmek için okuyorum genelde ve her seferinde işe yarıyorlar. Şimdi... nereden başlasam?

Etienne, ya da herkesin ona seslendiği gibi St. Clair (soyadı) bir Amerikan (yoksa o okulda okuyamazdı) fakat babası Fransız, yani Fransızca bir nevi ana dili ve Londra'da büyümüş, yani bir İngiliz aksanı var! Normalde İngiliz aksanlarını gerçekten komik bulurum ama Anna o kadar çok seviyor ki, okurken kendinizi ona kaptırmamak elde değil. Ayrıca bu arkadaşımızın saçı "çok güzel". Herkes sürekli dile getiriyor bunu. Valla ben aklımda o kadar güzel saç canlandıramadım fakat bir saçı güzel yapan şey nedir ki? Yani erkekte? (Ben Etienne'in adını çok sevdim ya. Kendisini geç, adı yeter.)

Elbette her "genç aşk romanı"nda olduğu gibi bunda da olaylar olaylar, denebilecek kısımlar vardı. Oldukça klişe, St. Clair'e göz koymuş bir "kötü kız" (ve tabii güzel), yine bahsi geçen çocuğa aşık olan bir yakın arkadaş, çocuğun sevgilisi, falan filan derken bir de Anna cephesinde işler karışıktı. O kısımlardan pek bahsetmeyeceğim çünkü spoiler niteliğinde olaylar var fakat Anna'yı çoğu noktada hem kendime benzettim hem de aşırı salak buldum. Birçok kez kitabın içine girip "Kızım seviyorsan git konuş, yeter bu çektiğin, çektiğimiz!" diye azarlayasım da gelmedi değil doğrusu. Ya bu kitap karakterleri ve duyguları içlerinde tutma konusundaki inat, neden?

Kitabın sonlarına doğru, Anna'nın yaptığı yanlışları bir derste fark etmesi kısmı hoş değildi bence. Yani ne bileyim, daha... düzgün bir "uyandırıcı" etken bulunabilirmiş gibiydi. Çeviri ve çevirmenlikle ilgili şeyleri kendi hayatıyla bağdaştırması biraz zorlama geldi bana. Sevmedim pek o kısımları. Daha doğal yapılabilirdi bence. 

Dil konusunda diyebileceğim tek şey, dilinin genellikle basit olduğu. Zaten canım sıkılıyordu, Wattpad'den İngilizce bir hikaye okuyacaktım - Türkçe okuduklarımda hepsinin son bölümüne gelmiştim - sonra dedim ki, elimde ekitaplar duruyor; neden hikaye yerine onlardan birine başlamıyorum? Sonra birkaç tanesine baktım ama dilleri ağır geldi, o an da kafamı dağıtmak istiyordum, odaklanmak değil, o yüzden Anna and the French Kiss'e başladım. Aşırı karmaşık pek bir şey yoktu bence ve sonuna kadar oldukça akıcı bir şekilde ilerledi. 

Eğlenceli, canlı, gerçekçi ve oldukça kafa dağıtıcı buldum bu kitabı. Şirin, sevimli; gençliğin en tatlı ve acı anlarını bir şekilde yakalamayı başarmıştı. Sevdim, eğlendim. Bahsettiğim gibi kafa dağıtıcı bir şeyler aranıyorsa kesinlikle okunabilir.

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

6 yorum:

  1. Fransızca'dan nefret eden biri olarak kitabı okumaya kalksam ön yargılı yaklaşırım herhalde :D Benim ikinci dilim Almanca , gayet rahatım bu konuda :D Artikel ezberle geç :)
    Şu saç konusuna şaşırdım doğrusu. Hiçbir kitapta saçların güzelliğine değinildiğini görmedim :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitapta öyle aşırı bir Fransızca yoktu, sadece benim dikkatimi çekti çünkü o dil benim için sanki bir işkence :D Aynen ben de ilk defa saçların güzelliğine bu kadar dikkat çekildiğini gördüm :D

      Sil
  2. Bildiğim kadarıyla bu kitabın Türkçe edisyonu da vardı. Hatta sepetimdeydi ama kafa dağıtıcı kitaplara para vermeyi pek sevmiyorum. :D Bu arada seni En Güzel 5 İthaf etkinliğine etiketledim. http://kitapkks.blogspot.com.tr/2015/02/etkinlik-en-guzel-5-ithaf.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Varsa bile bilmiyorum ve katılıyorum, boşa para harcıyormuşum gibi geliyor... İlk boş vaktimde bakacağım! :D

      Sil
    2. http://www.kitapyurdu.com/kitap/pariste-ask/268335.html Evet, Türkçe'ye çevrilmiş. Aslında fiyatı da uygunmuş. :D

      Sil
    3. Aaa evet. Gerçekten uygunmuş *-* Ben yazıyı düzenleyeyim bari :D

      Sil