Adı: Babil Taşı
Orijinal Adı: The Invisible Library
Yazarı: Genevieve Cogman
Yayınevi: Timaş Yayınları
Sayfa Sayısı: 464
Goodreads Puanı: 3.72
Seri: The Invisible Library #1
Puanım: 4/5
Gizli ajanlar, çalıntı kitaplar, kaosun hüküm sürdüğü bir dünya... Tehlikeli bir görevin peşinde, olağanüstü yaratıklar, kontrolsüz sihir ve sırlarla dolu bir hikâye...
Gizemli bir kütüphanenin casusu Irene, yardımcısı Kai ile birlikte alternatif bir evrendeki Londra'ya göreve giderken, aradıkları kitabı bulmaya çalışmanın başlarına bu kadar bela açacağını düşünmemişlerdi. Kötücül perilerin, ejderhaların, zeki dedektiflerin, gözünü hırs bürümüş rakiplerin ve onları öldürmeye niyetli düşmanların arasında kaldıkları bu dünyada, Irene ve Kai'nin yapmak zorunda oldukları tek bir şey vardı: Kitabı herkesten önce ele geçirmek...
Sherlock Holmes'ün Londra'sını, Doctor Who'nun zekâsını, Harry Potter'ın sihirli dünyasını seviyorsanız; bu kitabı sevmemeniz mümkün değil!
Daha düzgün bir yorum yapmak isterdim fakat bugün çok vaktim yok ve eğer bu yorumu şimdi yazmazsam, biliyorum ki geri dönüp bir daha da yazmam. Kitabı gerçekten çok beğendim ama içimi acıtan, "Keşke böyle olmasaymış," dedirten yanları da yok değildi. (Ne olur bir tane de her şeyiyle beğendiğim bir kitap okusam? Olmaz mı? Peki.)
✓ Son derece orijinal bir kurguydu. Düşünsenize: Bir kütüphane var ve bu kütüphane var olan boyutlar arasında durarak, çeşitli boyutlardan çeşitli kitapların toplanmasını istiyor. Hayatını kütüphaneye adamış kütüphaneciler de, gidip o kitapları -bazı noktalarda canları pahasına- alıyorlar. Ve bu farklı boyutlarda farklı durumlar söz konusu. Mesela bir boyutta periler, vampirler ve kurtadamlar varken, bir başka boyutta sayborglar ve ilerlemiş bir teknoloji var. Ayrıca kitapta ejderhalar var.
✕ Bu kütüphane hakkında yeterli bilgi yok. Yazar bunu ana karakterimiz olan Irene'i yeteri kadar yetkili (ya da kıdemli) yapmayarak kotarıyor fakat yine de birkaç yerde bu Kütüphane'nin amacının barışçıl bir şekilde kitapları toplamak olmadığına dair imalar var ve insan merak ediyor! İyi, hoş, orijinal bir dünya yaratılmış ama bu dünyanın okuyucuya tanıtılması nerede? Kurgu gereği de böyle yapılmış olabilir ama içten içe ben yazarın o detayları bulamadığını, o yüzden de "Aaa, ben yeteri kadar kıdemli değilim, bana söylemiyorlar," tarzı bir karakterle üstünü kapatmak istediğini düşündüm.
✓ Karakterlerin içinde yaşadığı dünyanın kuralları, okuyucuya güzel aktarılmıştı. Mesela anladığım kadarıyla, kütüphanecilerin yaşları diye bir şey söz konusu değil ve insanların ne kadar yaşlı olduğu, ne kadar uzun süredir bir kütüphaneci olduklarıyla ölçülüyor. Ne kadar başarılı ya da kıdemli olduklarıyla alakalı bir durum yani. Yazar bunu hiçbir zaman dillendirmiyor ama düzgün bir şekilde gösteriyor: karakterlerin yaşları hakkında edindiğimiz ipuçları tamamen sağa sola serpiştirilen yaşlı ve genç gibi sıfatlardan ibaret.
✕ Karakterlerin içinde yaşadığı dünyanın kuralları, okuyucuya fazla güzel aktarılmıştı. Karakterlerin yaşları söylenmiyor. İçlerinde yaşadıkları dünyada bu pek önemli olmayabilir ama kitabı okurken delirdim. Irene'i, Bradamant'ı, Kai'yi ve Coppelia'yı aklımda bir yerlere oturtmak için çabaladım durdum ama kim daha büyük, kim daha küçük, hiçbir şey anlaşılmıyordu. İlk 30-40 sayfa içinde sanırım Irene'i orta yaşlı bir kadın gibi hayal ettim ama sonra bir yerde daha yirmili yaşlarındaymış gibi geldi ama emin olamıyorum. (Keşke yazar bu konuda bir şeyler çıtlatsaymış çünkü karakterleri nasıl canlandıracağımı bilemedim.)
✓ Lisan'ı bayağı başarılı buldum. Kütüphanecilere özel olan, eşyalara ve varlıklara bir çeşit hükmetme yetkisi veren bir dil. Güçleri sınırsız değil, sadece nesnelerin doğal eğilimini hızlandırabiliyor/teşvik edebiliyor, aksi bir durumda çok kısa süreli bir etkisi oluyor ama mesela bir kapının kilidine açılmasını söylediğinizde açılıyor. Çok harika olmaz mıydı??
Bu dört ana durum dışında beni rahatsız eden birkaç nokta daha var:
✷ Irene, kitabın en başında Kai'nin çekiciliğinden bahsedip sonra çocuğun yüzüne bir daha hiç bakmıyor. E hani çekici buluyordun? (Kai'nin de Irene'e bir ilgisi olduğu düşünülürse... Ya Kai yaşça küçük ya da Irene daha kıdemli olduğu için ondan uzak duruyor. Bilemedim.) Kitaba öylesine konulmuş gibiydi bu ve hiçbir anlam ifade etmiyordu.
+ Ayrıca Irene'in dış görünüşünden hiç bahsedildiğini hatırlamıyorum ama keşke bahsedilseydi.
✷ Neden bir karakterin çoktan gönderildiği bir göreve bir başkası daha gönderildi? Neden? Ne alaka? Madem bu Kütüphane bayağı sistematik ve düzgün işleyen bir kurum, kimse bunu yapmamayı düşünemedi mi?
✷ Bütün kitabın tek bir boyutta, tek bir görevle geçmesini beklemiyordum ve görevin sonlanması da biraz anlamdan yoksundu. Bu kadar zor bir görevi gerçekleştirdiler ama sonucu neydi ki? (Yani bir anlam göremedim pek olan bitende. "Tebrikler güzel bir şey başardınız"?)
AMA BÜTÜN BUNLAR BİR KENARA BIRAKILIRSA, içinde çeşitli doğaüstü yaratığı barındıran, oldukça akıcı ve elimden bir türlü bırakmak istemediğim, son derece farklı ve eğlenceli bir roman Babil Taşı. Bu bahsettiğim şeylerin büyük bir bölümü dikkatinizi çekmeyebilir bile çünkü ben bazen aşırı detaycı olabiliyorum.
İkinci kitabın Timaş Yayınları tarafından yayınlanmasını iple çekiyorum denebilir çünkü bu kitap besbelli bir başlangıç romanıydı ve serinin devamında neler olacağını oldukça merak ediyorum.
Ayrıca kapağı HARİKA değil mi? ❤
Not: Kitabın adının neden Babil Taşı olduğu hakkında en ufak bir fikrim yok. Okuyanlardan bunun nedenini bulan olursa çok güzel olur çünkü kitapta Babil'in adı sanırım sadece bir yerde geçiyor ve bir taştan hiç bahsedilmiyor.
Not 2: Demeyi atlamıştım, kitapta birkaç yazım hatası gözüme çarptı ama kitabı okumayı engelleyecek kadar çok değildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder