Photo from @NOTcutiepie on Twitter. |
Adı: Bygone Badass Broads
Yazarı: Mackenzie Lee
Yayınevi: Abrams Image
Sayfa Sayısı: 176
Goodreads Puanı: 4.47
Puanım: 3/5
TANITIM
Based on Mackenzi Lee’s popular weekly Twitter series of the same name, Bygone Badass Broads features 52 remarkable and forgotten trailblazing women from all over the world. With tales of heroism and cunning, in-depth bios and witty storytelling, Bygone Badass Broads gives new life to these historic female pioneers. Starting in the fifth century BC and continuing to the present, the book takes a closer look at bold and inspiring women who dared to step outside the traditional gender roles of their time. Coupled with riveting illustrations and Lee’s humorous and conversational storytelling style, this book is an outright celebration of the badass women who paved the way for the rest of us.
YORUM
Genelde bu tarz kitaplardan pek hazzetmiyorum çünkü fazlasıyla samimiyetsiz geliyorlar. Bunun da birkaç sebebi var:
Mesela geçenlerde Yabancı Yayınları'ndan çıkmıştı bir tane. Kadın Savaşçılar. O kitaba puan verip geçmiştim, düşüncelerimi açıklamaya uğraşmamıştım ama bu kitabı neden beğendiğimi açıklamak için Kadın Savaşçılar'ı neden beğenmediğimi anlatmam lazım. Virginia Woolf, Frida Kahlo, Marie Curie kitapta olduğunu hatırladığım isimler. Eminim Kadın Savaşçılar'da da daha önce duymadığım kadınlar vardır fakat son derece bilindik isimleri bu tarz kitaplara koymanın satış stratejisinden öte bir anlamı olduğunu düşünmüyorum.
Bir diğer nedeni ise üslubu. Açıkçası bana Kadın Savaşçılar'ın üslubu bayat gelmişti. Son derece yüzeysel şeylerden oldukça sıkıcı bir dille bahsediliyor. Kısa bir kitap ama pek keyifli değildi.
Bygone Badass Broads'ı okumaya başlamamın sebebi ise, kitabın yazarı Mackenzi Lee'nin bir diğer kitabı, The Gentleman's Guide to Vice and Virtue hakkında harika yorumlar duymam. (O kitabı da epey merak ediyorum.) Bu kadar sevilen bir yazar güzel bir iş çıkartmıştır umuduyla başladım yani.
Umduğumdan çok daha güzeldi ama yine de beğenmediğim yanları oldu.
Öncelikle, kitaptaki 52 kadının 52'sini de daha önce duymamıştım. İsmi tanıdık gelenler vardı, "Ya bu adı bir yerlerde duymuştum sanki," dediklerim, ama tam olarak nereden duyduğumu/bildiğimi çıkartamadığım için bilmediğimi varsayıyorum.
Kitabın bir noktasında kitabın kendisini okumayı bırakıp, varlığını kitap sayesinde öğrendiğim bir kadının, Murasaki Shikibu'nun, Murasaki Shikibu'nun Günlüğü eserini okudum ve bana çok farklı şeyler kattı. Margaret Cavendish'in The Blazing World and Other Writings eseri ise, sakince onu kütüphaneden edinmemi bekliyor.
Ayrıca kitaptaki kadınlar oldukça farklı coğrafyalardan ve zamanlardan. Son derece ilginç dönemlerden, günümüzde bile bir parçası devam eden hikayeler okudum. Mesela biri, siyahi kadınlar için saç bakım ürünleri geliştirmiş ve marka hala bugün satış yapmakta. Bir diğerinin yüz küsür yıl önce yazdığı ve yemek yaparken kullandığımız standart ölçüleri ilk defa literatüre soktuğu yemek kitabı, güncellenerek günümüzde hala basılmakta. Bir başkasının açtığı sanat müzesi hala ziyarete açık.
Casuslar, sporcular, yazarlar, bilimkadınları, anneler, kardeşler, eşler...
Kitabın sevmediğim yanı ise, (kendimle çelişiyor gibi olacağım ama) üslubu oldu. Evet, benzer kitapların samimiyetsiz üslubundan uzak, sıcak, sohbetvari bir havası vardı fakat bence yapılan espriler ve popüler kültür göndermeleri aşırıya kaçıyordu. Bazı argo laflar kısaltıldığından yazarın orada ne demek istediğini pek çıkartamadığım yerler de yok değildi. Twitter'da başlamış olsa bile, kitap haline getirilirken belki biraz daha ciddi, en azından daha derli toplu bir dil kullanılabilirdi diye düşünüyorum. Böylece kadınların hayatlarına biraz daha detaylı yaklaşılabilirdi.
Bir de, bir yerde, yazarın bizim Amerikan olduğumuzu varsaydığı, kısa bir cümle vardı. Bir savaştan bahsediyordu yanılmıyorsam ve bundan bahsederken, "Amerikan tarihi dersinden hatırlıyorsunuzdur," gibi bir cümle kuruyordu. Eh, ben Amerika'da yaşamadığım için Amerikan tarihi dersi almadım ve savaş hakkında da en ufak bir fikrim yok. İngilizce yazıyorsan, sanırım farklı ülkelerden insanların yazdığı şeyi okuma ihtimalinin yüksek olduğunu akılda tutmak gerekiyor.
Diliyle ilgili bir başka rahatsızlığım da, başka insanların yorumlarına göz atarken dikkatimi çeken, sonra da okurken "Evet ya," dediğim bir şey: erkeklere saldırı. Feminizm kapsamında bu konu bazen çok kilit olabiliyor ama kadınları güçlendireceğiz derken erkekleri ezip çiğnemenin pek yararlı olduğunu düşünmüyorum. Her açıdan eşitliği benimseyen biri olarak, bazı yerlerde haklı ama bazı yerlerde haksız bir saldırı durumu gördüm.
Ama doğrusu, daha uzun olsaydı da okurdum. İkincisi çıksa, Asi Kızlara Uykudan Önce Hikayeler gibi, ikincisini de okurum. Daha çok ilginç kadın keşfetmeyi isterim. E-kitap olarak okumuş olmasam, ara ara açıp, rastgele sayfalardaki hikayeleri tekrar tekrar okurdum diye düşünüyorum. Güzel bir "başlangıç noktası" yaratmış Lee.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder