İyi Toplum Yoktur - Nihan Kaya


Adı: İyi Toplum Yoktur
Yazarı: Nihan Kaya
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 168
Puanım: 3/5

ARKA KAPAK

Nihan Kaya, çok ses getiren kitabı İyi Aile Yoktur’dan sonra, hiç farkında olmadan topluma uygun hâle getiriliş biçimlerimizi ve bu mekanizmanın hem toplumun hem de bireyin gerçekten var olabilmesini nasıl engellediğini anlatıyor. İyi Aile Yoktur’un devam kitabı olan İyi Toplum Yoktur, sünnet, nikâh, düğün, kına gibi törenlerin bize anlatılandan çok başka amaçlara dayandığını, her törenin aslında bir kurban etme töreni olduğunu savunurken, yine ezber bozuyor, doğru bildiğimiz inanışlarımızı altüst ediyor.

İnsanın en önemli aynası cinselliğidir. Aynı şekilde toplumlar da cinsiyet ve cinsellik üzerinden şekillenirler -nitekim, bu ikisi aslında aynı şeydir. Toplumun, bireyleri kendi uzantısına dönüştürebilmesi için, kadınlık ve erkeklik algısı yaratılır, bu algı törenlerle pekiştirilir. Varlığından bir şekilde haberdar olduğumuz ve kanıksadığımız her tören, bizi topluma kurban eder ve toplumu da ölü, işlevsiz kılar.

Törenlere verdiğimiz anlam, kendimize verdiğimiz anlamı ve hayatımızın kontrolünün kimin elinde olduğunu belirlemektedir.

DÜŞÜNCELERİM

Nihan Kaya’nın İyi Aile Yoktur’uyla geçen sonbahar tanışmıştım. İlk 50 sayfasını okuduktan sonra, araya okul işlerimin girmesiyle kitaba devam edemedim fakat o 50 sayfa bile benim Nihan Kaya’nın kalemine hayran olmama yetti. Kasımdaki İstanbul Kitap Fuarı’ndan birkaç kurmacasını aldım bir ara okumak üzere (henüz okumadım gerçi). İlk okuduğum kitabı bu oldu.

Nihan Kaya, hem daha önce az çok aşina olduğum hem de daha önce hiç aklıma gelmeyen durumları/düşünceleri anlatıyor kitabında. Kitap iki bölüme ayrılıyor: “İyi tören yoktur” ve “Başkaları için yaşamak”. İlk bölümde, toplumlarda ve özellikle de Türkiye’de sık karşımıza çıkan törenleri ele alıyor. Aklımda kalan iki tanesi erkek çocuğun sünneti ve evlilik törenleri. Kraliyet ailesinden tutun da, “Cinderella” ve “Güzel ve Çirkin” gibi peri masallarına, birçok farklı olayı benzer çerçevelerde ele alıyor.

Baştan sona insanı düşünmeye iten bir kitap. Özellikle de inançlarımızla günlük hayatımızı sık sık sorgulatıyor. İnandığımızı ve savunduğumuzu söylediğimiz şeylerin, günlük hayatımızın gerçeğine uymadığı durumları karşımıza çıkarıyor, bizi daha bilinçli bireyler olmaya itmeyi istiyor. Kitabı okuduktan sonra kendimi “Gerçekten de iyi tören yok herhalde” diye düşünürken buldum mesela. İkna edici bir dili, dikkate değer kanıtları ve örnekleri var.

Fakat aynı zamanda, bazı yerlerde insanların isimlerinin verilmemesi kitabın güvenilirliğini zayıflatan unsurlardan bir tanesiydi. İsimlerin verilmemesi derken, kastettiğim şey başlarından geçen bir şeyi anlatan ve anonim kalmayı tercih eden insanlar değil elbette. Mesela, bir yerde, “bir profesör”den bahsediliyor fakat bu profesörün kim olduğuna dair bir fikrimiz olmadığından, kitabın doğru söylediğinin doğruluğuna körü körüne inanmamız gerekiyor. 

Bir de, kitap bana yer yer çiğ geldi. Düşünceler tam oturmamış, biraz aceleye gelmiş gibi bir hali vardı. İlk kitabın çıkmasının üstünden bir yıl bile geçmediği düşünülürse, ya bu kitap fazla hızlı yazılmış ya da ilk kitaptan çıkarılan kısımlardan oluşuyor gibi bir izlenim oluştu bende. Konudan konuya çok hızlı atlıyor, yer yer bir şey söyleyip yeterince desteklemiyor ya da bazı düşüncelerden çok kısa bir şekilde bahsedip bir diğerine geçiyor. Açıkçası kitaptaki birçok fikrin, düşüncenin ve iddianın daha derinlemesine incelenmesini ve irdelenmesini çok isterdim. Ayrıca kadına ve kadın sorunlarına gösterdiği önemi erkek için de göstermesini isterdim.

Bunları bir kenara bırakırsak, insanı düşünmeye ve araştırmaya, okumaya ve anlamaya itmesinden dolayı önemsediğim bir kitap oldu. Az önce de bahsettiğim gibi, bence eksiklikleri ve zayıf yanları var fakat bu, önemli ve konuşulması gereken konulardan bahsettiği gerçeğini değiştirmiyor. 

Altını çizdiğim ve paylaşmak istediğim iki alıntı var. Sünnet Töreni, Cinsel Kimliği Pekiştirmek ve Yüceltmek Amacı Taşır bölümünden:
“Bunun çocuğun özel hayatına müdahele demek olduğu aklımıza bile gelmez. Bize göre çocuğun bedeni ona ait değildir” (sayfa 20)

Dini ve Milli Bayramlar bölümünden:
“Toplum, özgür olmadığına inandırıldığı için başkalarının da özgürlüğünü kısıtlamak için elinden geleni yapıyor” (sayfa 59)

Nihan Kaya’nın diğer kitaplarını da en yakın zamanda okumak istiyorum.

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

1 yorum:

  1. Hoş ve yararlı bir blogunuz var,sizi yeni keşfettim ve takibe aldım. Sizi de beklerim,sağlıcakla kalın.https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/

    YanıtlaSil