Yorum: The Murder Complex (The Murder Complex, #1) - Lindsay Cummings

Adı: The Murder Complex
Yazarı: Lindsay Cummings
Yayınevi: Greenwillow Books
Sayfa Sayısı: 416
Goodreads Puanı: 3.72
Seri: The Murder Complex #1
Puanım: 2/5

An action-packed, blood-soaked, futuristic debut thriller set in a world where the murder rate is higher than the birthrate. For fans of Moira Young’s Dust Lands series, La Femme Nikita, and the movie Hanna.

Meadow Woodson, a fifteen-year-old girl who has been trained by her father to fight, to kill, and to survive in any situation, lives with her family on a houseboat in Florida. The state is controlled by The Murder Complex, an organization that tracks the population with precision.

The plot starts to thicken when Meadow meets Zephyr James, who is—although he doesn’t know it—one of the MC’s programmed assassins. Is their meeting a coincidence? Destiny? Or part of a terrifying strategy? And will Zephyr keep Meadow from discovering the haunting truth about her family?

Action-packed, blood-soaked, and chilling, this is a dark and compelling debut novel by Lindsay Cummings.

SPOILER İÇERİR.


Bu kitabı merak etmemin iki sebebi vardı:

▪ Yazarın YouTube kanalını takip ediyorum ve nasıl yazdığını öğrenmeyi gerçekten çok istiyordum.
▪ Kitabın konusu ve kapağındaki "She's trained to survive, he's programmed to kill," yazısı.

Verdiğim puandan da anlaşılacağı üzere, kitap beni pek tatmin etmedi. Bunun en büyük nedeni, kitabın ortalama bir gençlik distopyasından ayrıldığı hiçbir hiçbir noktanın olmamasıydı.

Dünyadaki nüfus, aniden yayılan bir hastalık nedeniyle hızlı bir şekilde azalmaya başlıyor, ardından genç bir doktor buna bir çözüm buluyor ve aradan zaman geçiyor. Sonra da kendimizi, 16 yaşındaki ana karakter Meadow'un ağzından anlatılan bir distopyada buluyoruz.

Bu distopyada gördüğümüz bazı şeyler:
▪ GPS özelliği taşıyan çipler
▪ Topluluğu dünyanın kalanından ayıran bir duvar
▪ Açlık ve yokluk
▪ (Açlık ve yokluk nedeniyle) Birbirini öldüren insanlar
▪ Toplumda yerdeki sakız kadar değer görmeyen yetimler
▪ Kötü bir yönetim
▪ Kötü yönetimin karşısında duran bir Direniş
(not: adları gerçekten buydu. the Resistance.)
▪ Sevgisiz anne-babalar

Kitabın yarısı Meadow'un, yarısı Zephyr'in ağzından anlatılıyor. Ben genelde anlatıcının değiştiği kitapları pek sevemiyorum fakat bu kitapta anlatıcının değişmesi benim için pek de bir fark yaratmadı. Bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi bilmiyorum.

Ayrıca, Zephyr ve Meadow'un yaşadığı insta-love gerçekten çok sıkıcıydı. Bir an bakmışsınız neredeyse öpüşecekler, (ki bu ikinci konuşmaları falan, o noktaya kadar da aralarında geçen tek şey Meadow'un kan vererek Zephyr'in hayatını kurtarması. resmen #relationshipgoals), sonraki an Zephyr kızı öldürmeye çalışıyor. Meadow bunun üzerine diyor ki: "Zephyr'den nefret ediyorum," sonra bir bakmışsınız Koi'ye "Ona değer veriyorum."

Normalde karakterler arasındaki ilişkinin çalkantılı olduğu kitaplar gerçekten hoşuma gidiyor çünkü o çalkantı durulana kadar bir sürü şey oluyor ve kitaplarda #drama okuması eğlenceli, fakat bunun düzgün bir şekilde yapılabilmesi için aradan zaman geçmesi lazım ve bu kitaptaki olayların gerçekleşmesi bir ay bile sürmüyor.

Kızın hayatı resmen, the Initiative'de işe girdiği ilk birkaç günden sonra değişiyor. O zamana kadar kimse Meadow'dan haberdar değildi. O zamana kadar Zephyr, nasıl oluyorsa, Meadow'la hiç karşılaşmadı. (Birçok başka şey daha oluyor da anlatmakla zaman kaybetmek istemiyorum.)

Her şeyi geçtim, keşke kitap bu kadar klişe olmasaydı. Meğersem her şeyin suçlusu kızın annesiymiş! İnanabiliyor musunuz? İNANABİLİYOR MUSUNUZ ??? Ne kadar şaşırtıcı, ne kadar da şok edici. Hiç beklemiyordum gerçekten. 

Bir de Meadow adam öldürdükten sonra bir kere durup göz yaşı dökmedi. Bir kere bile. Tamam belki bir katil olarak yetiştirilmiş olabilir ama sonuç olarak kız hala 16 yaşında. (Bir de: kızın babasından nefret ettim.)

Kızın ağabeyi Koi ise tam bir gizemdi. The Initiative'den iş alamıyor çünkü rakibini öldürmeyi reddediyor fakat Zephyr'i öldürmek için fırsat kolluyor resmen. Evladım bir karar ver, katil misin değil misin? Meadow bir noktada bu arkadaşımızı "benim gibi katil değildi" diye tanımladığı için genel olarak öldürmeye karşı olduğunu düşünmüştüm fakat sonra bazı olaylar oldu ve acaba değil mi??? derken buldum kendimi. Kısacası KAFAM ÇOK KARIŞTI. 

Ayrıca Meadow tüm kitap boyunca "ailem ailem" diye gezindi ama onlara bu kadar çok değer vermesini sağlayan ilişkiyi ben kitabı okurken göremedim. Koi'yle sürekli kavga ediyorlar/tartışıyorlar gibiydi, babasıyla araları zaten hiç iyi değildi, küçük kardeşi Peri de küçüktü yani. Böyle oturup sırdaşlık ettikleri falan olmadı. O yüzden Meadow'un bu mücadelesinde onun yanında pek olamadım çünkü karakterler pek umurumda olmadı. 

Sonuç olarak, kitabın anlatımı güzeldi ama kendisi bana çok zorlama ve klişe geldi. İkinci kitabı okumayacağıma eminim. #sorrynotsorry

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder