Buz Kapanı (The Darkest Minds, #2) - Alexandra Bracken | Kitap Yorumu

Adı: Buz Kapanı
Orijinal Adı: Never Fade
Yazarı: Alexandra Bracken
Yayınevi: Parodi Yayınları
Sayfa Sayısı: 552
Goodreads Puanı: 4.38
Format: Karton Kapak
Seri: The Darkest Minds #2
Puanım: 4/5


Kabullen, uyum sağla, harekete geç. Turuncu… lider… Roo… Herkes farklı bir şekilde sesleniyor bana. Oysa bir tek ben gerçekte ne olduğumu Biliyorum: bir canavar. Ve şimdi beni bekleyen zorlu bir görev var: Virüsün kaynağını açık eden çok gizli Bir bilgiye ulaşmak… Ve bu… bir zamanlar bana nefesim kadar yakın olan birinin ellerinde… Şimdi bir tercih yapmak zorundayım. Ya kalbimi özgür bırakacak ya da Karanlık zihinleri aydınlığa Kavuşturacağım… 


İLK KİTABI OKUMAYANLAR İÇİN SPOİLER NİTELİĞİ TAŞIYABİLECEK ŞEYLER ANLATIYORUM
HATTA BUZ KAPANI'NI OKUMAYANLAR İÇİN BİLE SPOİLER SAYILABİLECEK ŞEYLER VAR
UYARMADI DEMEYİN :P
UYARILDINIZ

Sanırım yorumuma başlamadan önce minik bir itirafta bulunmalıyım...

İlk kitabı son derece yarım yamalak hatırlayarak başladım bunu okumaya. Kitabın sonunu hatırlıyor sayılırdım ama ortalarındaki genel olaylar neredeyse hiç yoktu. Clancy'i ve East River'ı ve hatırlamam gereken ana karakterleri - Ruby, Liam, Chubs ve Zu - hatırlıyordum denebilir sadece. Kitabın sonunda Ruby'nin Birlik'le anlaşma yaptığını ve Liam'ın hafızasından kendini sildiğini... Belki hatırlamama yardımcı olur diye oturdum, kendi Karanlık Zihinler yorumumu okuyayım dedim fakat spoiler vermemek adına o kadar üstün körü anlatmışım ki, hiçbir şey hatırlatmadı açıkçası. Başka yorumlar okumaya da sabrım yoktu, o yüzden kitaba bir nevi bodoslama daldım.

Gerçi bu benim için pek sorun teşkil etmedi çünkü kitabın büyük bir bölümünde gördüklerimiz ilk kitaptan bağımsız ilerliyor zaten. Çoğunlukla Ruby'nin Birlik'le olan hayatını okuyoruz. Kitabın o ilk 200 sayfası boyunca sağdan soldan Liam'ın veya Clancy'nin fırlamasını beklediğim doğrudur. Tanıdık bir şeyler görmek istiyordum. Rob ve Cate dışında yani... (Gerçi onları da kitap ilerledikçe hatırladım, tıpkı renklerde olduğu gibi, parça parça geldiler. Evet, başlarken hangi renk ne yapar, onu bile hatırlamıyordum ve tek hatırladığım Ruby ile Clancy'nin turuncu olduğuydu. - ki bunun kendi trajedisi var çünkü Clancy bir psikopat çıkmadan önce ben o ve Ruby'nin bir ilişki içine girmesini deli gibi istiyordum -.)

Alexandra Bracken'ın anlatımını seviyorum açıkçası. Çoğu insan kitapta çok sıkılmış ve uzun sürelerde okumuş olsa da, ben bu kitaba başladım, iki gün sonra bitirmiştim. Başlarında pek aksiyon yoktu evet ama belki ilk kitabı yarım yamalak hatırladığımdan belki de bu kitabın yapısı gereği, seriye yeniden başlıyormuş gibi hissettim kendimi. Tahminen ilk kitapta görmediğimiz yerleri ve kişileri gördüğümüzden, karakterlerle bir nevi yeniden tanıştığımızdan böyle hissetmişimdir. (Ve eğer insanlar bu konuda pek sabırlı davranamamışsa anlarım, onların yerinde olsam ben de sıkılabilirdim sanırım.) Ama değildim ve sıkılmadım!

Tıpkı ilk kitap gibi, Buz Kapanı da sonsuz bir koşuşturma içinde geçiyordu. Ülkenin bir noktasından ötekine, bir görevden bir diğerine, bir plandan bir başkasına koşup duran bir grup çocuk... Bu seferki ekip biraz daha farklı olsa da, yarattığı etki aynıydı. Bazı sahnelerde öyle heyecanlandım ki, betimlemeleri atlayarak olaylara odaklanmış olabilirim... bu yüzden birkaç kısmın çok hızlı geçildiği hissine kapıldım ama tahminen sadece ben okurken fazla hızlı geçtim oraları. Onun dışında kitapta sanırım beni rahatsız eden tek bir şey vardı - kitaba beş vermemi engelleyen yegane şey - ve oda şu ki:

Karakterlerimiz sürekli sürekli kendilerini yakalatıyorlar. Tek birine de değil. İmkansızlıklarla dolu bir esaretten ötekine zıplayarak ilerliyor gibi olmaları hiç hoşuma gitmedi. Spoiler olacağı için aslında söylemek istemiyordum ama uyarımı yaptığım için biraz daha rahatım. Önce Birlik, sonra sahte East River, sonra arada bir yerde Ruby Rob tarafından yakalanıyor, falandı, filandı derken bir türlü rahat edemediler yahu! Tamam, rahat etmelerini beklemiyordum elbette ama bu denli bir yakalanma döngüsü de sıkıcı oldu biraz... İlerleme kaydedemiyorlardı ki.

Cole karakterini şahsen sevdim ve Liam'ın ağabeyiyle neden anlaşamadığını da deli gibi merak ediyorum. Cole & Ruby çiftini bir ara destekledim - tabii o ara Liam görünürlerde yoktu ama o ilk kitapta varken de Clancy & Ruby destekliyordum -. AMA ELBETTE HİÇBİR ŞEY OLMADI. (Niye şaşırıyorum ki!?)

Bir de, Ruby kitap boyunca Clancy'i ve onun kendisine öğrettiklerini, o ile arasındaki farkı, kendisinin bir canavar olup olmadığını düşünüp durdu. Yeri geldi Clancy'nin ona öğrettiklerine sövdü, yeri geldi onları kullandı ve onlara minnettar oldu. Bir konuda anlaşalım: Eğer ilk kitapta Clancy, Ruby'i eğitmemiş olsaydı bu kız bu günlere gelemezdi. Gerçekten gelemezdi. Tamam, sonrasında kendini çok geliştirmiş olabilir fakat ona o temeli veren Clancy'di. (Her ne kadar Ruby bunu istemese de.) Psikopat olabilir ama kıza bilinçsizce yardım etti mi? Evet.

(Bunu netleştirdiğimize göre devam edebiliriz diyeceğim de, aklıma diyecek başka bir şey gelmiyor. Yani geliyor da, delicesine spoiler vermek de istemiyorum. Yani verdim tabii ama uyarı yaptıktan sonra bile spoiler seviyesini belli bir noktada tutmak önemli.)

Kitabın sonu elbette yine meraklı bir yerdeydi ve ben ÜÇÜNCÜ KİTAP İÇİN ÖLÜYORUM. Ama fuar geçeli bir ay olduğundan ve kitap alacak param olmadığından tahminen çıktığında alamayacağım... ve çıkmasına 10 gün falan var, sadece! Eğer yılbaşı hediyesi olarak almak isterseniz vallaha da hayır demem :3 (şaka bir yana, kitabı cidden alıp okumalıyım çünkü bu sefer araya zaman girsin istemiyorum.)

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder