Yorum: Canavarın Çağrısı - Patrick Ness

Adı: Canavarın Çağrısı
Yazarı: Patrick Ness
Yayınevi: Delidolu
Sayfa Sayısı: 222
Goodreads Puanı: 4.34
Seri: -
Puanım: 🌟🌟🌟🌟🌟

Sevgi, kayıp ve umut üzerine, sıradışı bir roman. 

Canavar, Conor için gelmişti; ve ondan istediği şey, en tehlikeli şeydi:

Gerçek.

Siobhan Dowd'un özgün fikrinden yola çıkan ve şimdi de Focus Film tarafından beyazperdeye aktarılan Patrick Ness'in bu ödüllü romanı; yürek burkan, umut verici ve hepsinin ötesinde, kurtuluşa giden cesareti içeren bir öykü.

Biz, Ölümlüler'i okuduktan sonra Patrick Ness'in kitaplarına karşı duyduğum beklentiyi biraz aşağı çekme ihtiyacı hissetmiştim fakat herkes benzer bir şekilde, o kitabın Ness'in genel yazımının altında kaldığını söylüyordu. Ayrıca, Canavarın Çağrısı epeydir merak ettiğim bir kitaptı ve yakın zamanda filmi de çıkınca, "Artık okusam iyi olur," düşüncesiyle kitabı aldım ve hemen okunacak kitaplar arasında ona bir yer buldum. Daha doğru bir karar veremezmişim galiba.

Ben kitaplarda ya da filmlerde ağlamam. Belki bu kitabı okuduğum zaman diliminden, belki de kitabın kendisinden, ama tahminen ikisi birden etkili oldu ve ben Canavarın Çağrısı'nın sonunda birkaç damla yaş döktüm. Daha da ağlardım tahminen ama o gün zaten bir tur ağlamıştım (liseden mezun olmak zor zanaat) ve göz pınarlarım tükenmişti galiba.

O kadar duygusaldı ki bu kitap benim için. Conor'la birçok seviyede bağ kurdum ve istemsiz olarak onu kendi kardeşimle kıyasladım; aklından geçen düşünceler, arkadaşlarıyla arası, davranışları ve tepkileri... "Emre 13 yaşına geldiğinde, böyle hissedip böyle mi düşünecek?" Tahminen pek benzemeyecekler ama yine de. Ben hiçbir zaman 10 yaşındaki bir erkek çocuk olmadığımdan ve asla da olmayacağımdan, kardeşimi anlamak bazen zor olabiliyor ve Canavarın Çağrısı'nın aslında hiç böyle bir amacı yokken bana bu yolda bazı şeyler verdi. Bu da epey değerli bir şey.

Gelelim kitabın asıl vermek istediğine. Conor'ın içinde bulunduğu duruma hem sinirlendim hem de üzüldüm, aynı zamanda Conor'ın epey güçlü olduğunu düşündürdü bana. Hem annesiyle babası ayrı, hem anneannesini sevmiyor, hem de annesi çok hasta ve babası da Conor'ı kendisiyle birlikte Amerika'ya götüremiyor. Gerçi bunlar kitabı okuyan herkesin bildiği şeyler ama olsun. Kendimi onun yerine koyduğumda, nasıl tepkiler vereceğimi kestirmeye çalıştığımda, kendimi çok kapana kısılmış hissettim. Tahminen o da öyle hissediyordu.

Çok dokunaklı, ustaca kaleme alınmış bir kitaptı bence. Hissettirdi ve düşündürdü ve bana çok değerli şeyler kattı.

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

1 yorum: