Siyah Buz - Becca Fitzpatrick | Yorum


Adı: Siyah Buz
Yazarı: Becca Fitzpatrick
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 385
Goodreads Puanı: 3.80
Seri: -
Puanım: 4/5


ARKA KAPAK YAZISI
Âşık olmak hiç bu kadar tehlikeli olmamıştı… Beni ona bakarken yakalayınca hemen gözlerimi kaçırdım. Bakarken yakaladığına inanamıyordum. Ona karşı hissedebileceğim çekim fikrinden nefret ettim.Beni rehin almıştı. Beni isteğim dışında alıkoymuştu. Son iyilikleri bunu değiştiremezdi. Kendime onun gerçekte kim olduğunu hatırlatmalıydım. Ama gerçekte kimdi?
KİTAP İÇİ TANITIMI
Britt Pheiffer unutamadığı eski erkek arkadaşının, Teton Dağları'nda yapacağı yürüyüşe katılmak istemesiyle altüst olur. Calvin'e karşı hislerini çözmeye fırsat bulamayan Britt, dağda aniden karşısına çıkan kar fırtınası yüzünden gözlerden uzak bir kulübeye sığınır ve çok yakışıklı iki ev sahibinin misafirperverliğini seve seve kabul eder. Fakat iki adam da kanın kaçağıdır ve Britt'i rehin alırlar.
Britt, Calvin onu bulana kadar hayatta kalması gerektiğini bilmektedir. Ancak dağda gerçekleşen tüyler ürpertici bir dizi cinayete dair kanıtlar bulunca işi iyice zorlaşır... Üstelik bu keşfi yüzünden katilin bir sonraki hedefi olma ihtimali vardır.
Fakat hiçbir şey göründüğü gibi değildir ve onu kaçıranlardan biri olan Mason dahil herkesin büyük sırları vardır. Peki Britt kime güvenecektir?


Siyah Buz'u belki alan birçoğu gibi ben de biraz meraktan, biraz da Becca'nın Fısıltı serisini okumuş olduğumdan kötü bir şeyle - en azından çok kötü bir şeyle - karşılaşamayacağıma dair edindiğim fikirden yola çıkarak almıştım. TÜYAP'tan aldığım içinse, henüz kitap kitapçılara dağıtılmamıştı ve etrafta pek de fikir edinme yolu yoktu, ben de zaten sağda solda araştırıp öyle alacak kadar tereddütte değildim. 

Doğrusu, kitabın en merak ettiğim yanı Goodreads'te "mystery/thriller" olarak geçiyor olmasıydı; acaba Patch karakteriyle ünlenen, fantastik yazarı Becca Fitzpatrick gizem/gerilim türünde nasıl bir iş çıkartacaktı? Pek bir beklentim yoktu çünkü merakla doluydum; bu da benim yazardan bir şeyler beklememi imkansız kılıyordu. Okuyup görmeliydim, ben de öyle yaptım.

Kitabın ortalarına doğru geldiğimde aklımdaki tek şey, bunun bir gizem/gerilim sayılamayacağıydı. Evet, ortada cinayetler, katiller, suçlular ve rehin alınmış bir Britt var, fakat aynı şekilde "tehlikeli fakat aynı zamanda yumuşak bir yanı olan" Mason işin içinde olduğundan, kitabın gizem/gerilimden çok Stockholm sendromuyla işlenecek olan bir aşk romanı olduğunu düşündüm; tıpkı Fısıltı'da olduğu gibi, ana karakter "tehlikeli" fakat "onu önemseyen" erkek karaktere aşık olacaktı ve beraber bazı şeylerin üstesinden geleceklerdi; bu klasik bir kurgudur ve kitaptan 200 sayfa okumuş biri olarak aklımdaki tek şey buydu. O noktada, kitabı - elbette Mason sayesinde - sevmiştim, fakat aynı şekilde olmayan beklentilerimin altında kalmıştı kitap, çünkü işin içindeki gizem oldukça arka plandaydı ve pek de gerilim yoktu.

Kitap bir cinayetle başlıyordu ve bu da ilgimi çekmişti, sonrasında bir yıl sonraya atladık ve ana karakterin gözünden anlatılmaya başlandı olaylar. Britt'i sevdim, az çok şımarık olsa da kitapta kendini yeterince kanıtladı o zaten ve Britt'in eski sevgilisi, aynı zamanda en yakın arkadaşı Korbie'nin ağabeyi Calvin'den oldukça nefret ettim. Yazar, bu nefreti tahmin edememiş olacak ki, kitapta neler olduğunu en merak ettiğim noktalarda Britt'in Calvin'le olan bir anısını sokuyordu araya, ben de o kısımlar bitene kadar merakımı dindiremiyordum. Gerçi sonrasında Calvin'den nefret etmekte ne kadar haklı olduğumu gördüm ya, neyse.

Shaun karakterinden de biraz bahsetmek isterdim fakat onun kadar salak bir karakter daha görmedim sanırım. Gerçek anlamda salak mıydı tartışılır da, Calvin'den sonra en sevmediğim karakter oydu ve elbette ki Britt gibi, ben de Mason'ı çok sevdim. Spoiler vermek istemiyorum hiçbir şekilde, bu da kitapla ilgili konuşmamı bayağı engelliyor, ama elimden geleni yapıyorum. 

Kitaba aslında 3 vermeyi planlıyordum ve arkadaşlarımla kitap hakkında konuşurken de 3 vereceğim diyordum, çünkü kitabı beğenmiştim fakat o kadar da beğenmemiştim; klasik bir hamleydi ve genç kızların sevme garantisini üzerinde taşıması da hoşuma pek gitmemişti. Ben de zaten biraz o garanti sayesinde sevmiştim o ana kadar, bunun da acısı hala içimde canlı fakat pişman değilim. Sonra... bir şey oldu. Ne zaman değişti, tam olarak hangi noktada bu bir şey "oldu" pek emin değilim, çünkü dikkat etmedim fakat olaylar benim düşündüğüm kadar basit olmamaya başladılar. Ha, hala tam bir gizem/gerilim diyemem bu kitaba fakat en başta bende uyandırdığı izlenimden daha iyi olduğunu kanıtladı sonlara doğru.

Yani tamam, çok sağlam bir polisiye kurgusu yoktu, gerçi polisiye olduğu söylenemez ama neyse siz anladınız, fakat bir noktada düşündüğüm kadar basit olmadığını görmek kitaba karşı taşıdığım sempatiyi biraz daha arttırdı; bu da 3 değil, 4 verme sebebim oldu çünkü sonunu hiçbir şekilde beklemiyordum. Gerçekten beklemiyordum. Belki kitabın başka yanına bu kadar odaklanmış olmasaydım bir şekilde tahmin edebilirdim diyorum, fakat asla öğrenemeyeceğim, değil mi? :P Kısacası beni şaşırtan sonu ile bir 4'ü hak etti, çünkü mutlu bir şekilde biten kitapları ve tehlikeli-ama-değil tipteki seksi karakterleri seviyorum; bu da benim klişe okumayı seven ergen kız yanım oluyor işte.

Önerir miyim kısmına gelirsem de, eğer bu tür kitapları seviyorsanız okuyabilirsiniz fakat anlattığım üzere, kitabın öyle ahım şahım bir yanı yoktu yani, ve hala bir noktada genç kızları etkilemek için - ve belki para kazanmak için - yazıldığını düşünmüyor değilim. Ha, bu, kitaba 4 vermeme veya Mason'ı sevmeme engel değil.

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

6 yorum:

  1. Goodreads yorumlarından Fısıltı'dan ve Patch gibi bir karakterden sonra hayal kırıklığı olduğunu okudum ama yine de çok merak ediyorum :D Bir sonraki kitap alışverişimde alacağım ilk kitaplardan olacak.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Patch beklentisiyle okuyacaksan hiç okuma, Patch bir düşmüş melek, bu bir insan yani baştan kaybediyor :D Ama onun dışında zaten düşüncelerim ortada, daha fazla bir şey diyemem istesem bile :D

      Sil
  2. Aslında ismine ve resmine bakınca epey bir içim ısınmıştı kitaba. Blogunuzu yeni keşfettim ve izlemeye aldım. Ben de bloguma beklerim. Sevgiler.

    YanıtlaSil
  3. Fısıltı'yı çok sevmiştim şimdi yorumlardan sonra okuyunca hayal kırıklığı olucak gibi geliyor, o yüzden bir türlü başlayamadım. Sonunun beklenmedik olması iyi birşey, kitabın ortalarına doğru sonunu tahmin edince tüm okumak için tüm hevesim kaçıyor, yada biryerden sonunu öğrendiğimde :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bunun sonuyla sevdim kitabı denebilir :D Beklenmedik sonları gerçekten çok seviyorum.

      Sil
  4. Aslında ben yazarın kalemininin sırrını Fısıltı serisinden çözmüştüm. Genel olarak hep en yakından geliyor ihanetler bu yüzden Calvin'i ilk 30 sayfada tahmin etmiştim ama Mason sayesinde sıkılmadan bitirdim. Bende tam tersi kitapın sonunu öğrendiğimde okuma hevesim artıyor😆

    YanıtlaSil