Adı: İlk Bakışta Aşkın İstatistiksel Olasılığı
Yazarı: Jennifer E. Smith
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 250
Goodreads Puanı: 3.82
Seri: -
Bazen Sadece Dört Dakikayla Uçağınızı Kaçırırsınız ve O Dakikaların Birinde Gerçek Aşk Sizi Bekliyordur.
Hadley, hayatının en kötü günlerinden birini yaşıyordu. Babası Londra'da, Hadley'nin tanımadığı bir kadınla evleniyordu ve düğüne yetişmeye çalışan Hadley uçağını kıl payı kaçırdı. Genç kız, önceleri kadere inanmazdı. Ama havaalanında kısılıp kaldığı o gün Oliver'la tanışması, Hadley için bir dönüm noktası olacaktı. Çekici ve meraklı Oliver, daha ilk anda Hadley'nin başını döndürdü. Üstelik iki genç aynı uçakta yolculuk edecekti. Hadley ve Oliver'ın yirmi dört saat içinde geçen hikâyesi, gerçek aşkın en beklenmedik anda karşınıza çıkabileceğine sizi inandıracak.
Sanırım yakın zamanda bunun kadar sevimli bir başka kitap daha okumadım, diyerek yorumuma balıklama dalmak istiyorum. Öncelikle net bir şekilde anlaşalım, bu kitabın içeriği ve yazımı sıradan; hiçbir şekilde ayılıp bayılacağınız türden bir olay örgüsü veya şu çok sevilen türden erkek karakteri yok. Yok yani, yapacak bir şey yok. Ha, olsaydı da bu kitap aynı sevimlilikte olur muydu? Pek sanmıyorum.
Doğrusu bu kitaba başlarken aklımda tamamen matematiksel bir hesap vardı: Sayfaları kalın, yazıları büyük ve kitabın kendisi genel olarak bakıldığında ince - aynı zamanda sayfaları ince, yazıları küçük ve kendisi kalın bir kitap daha okumakta olduğum düşünülürse bu kitap tam da o kitapla beraber okunup "aradan çıkartılacak" bir kitap gibi durmuştu. Ayrıca, Güz Okuma Şenliği için adında "Aşk" geçen bir kitaba daha ihtiyacım vardı; öyle olunca da okunacak mükemmel kitap buydu. Zaten beklentilerimin pek yüksek olduğu da söylenemezdi.
Bu tür kitapların en güzel yanı, en şirin klişeleri bulup size ayrı bir samimiyetle sunmaları bence. Genelde pek sevmediğim bir tür genç kurgu, yani en azından satın alıp okuyacaksam (internettekiler sayılmıyor) fakat bu kitap içimi ısıtmayı o kadar iyi başardı ki, aynı yazarın benzer tarzdaki kitapları varsa ve çevrilirse ileride kesinlikle alacağımı biliyorum. Kitaptaki olay çok basit; ana karakterimiz Hadley babasının Londra'daki düğününe gidecekken uçağını dört dakikayla kaçırıyor ve bir sonraki uçağa bindiriliyor, bu sayede de bir İngiliz olup Amerika'da okuyan Oliver'la tanışıyor. Tanışmaları o kadar sıradan, Oliver o kadar şeker bir karakter ki, okurken bu kitabın daha uzun olmasını diledim.
Çok uzun bir kitap değildi, okumam da pek uzun sürmedi, o yüzden bu da pek uzun bir yorum olamayacak fakat garip bir şekilde gerçekten çok sevdim. Şu sıralarda belki de okuyabileceğim en iyi kitaplardan birisiydi, çünkü tam zamanında okunmuş bir kitaptı. Eğer bu kitabı bir hafta önce veya bir hafta sonra okumuş olsaydım belki de bu kadar beğenmeyecektim; çünkü dediğim gibi, sıradan bir genç kurgu hikayesinden pek de bir farkı yok.
Ama güzeldi. Tahminen yaşımdan dolayı, gerçekleşmesini isteyebileceğim tarzda şirin ve minik bir aşk hikayesiydi; aynı zamanda sonu kesin bir son da değildi ve bu da okuyucuya daha sonra olabilecekleri az çok hayal etme fırsatı bırakırken, belki de ikinci bir kitaba yer açıyordu. (Gerçi bugün yazarın diğer kitaplarına baktığımda bir devam kitabı göremedim, demek ki devamını yazmayı planlamamış.) Aslında bir ikinci kitap yazıldığı taktirde gerçekten gereksiz ve sıkıcı görülebileceğinden anlamıyor değilim, fakat en sevdiğiniz hikayenin devamını isteyeceğiniz şekilde bir istek bu.
Bu dediklerimden sonra kitabı "Bir ara okurum ya," diye kenara itelediyseniz almanıza gerek olacağını sanmıyorum. Ben bir yerde görüp merak etmiştim, o şekilde aldım, eğer bilseydim büyük olasılıkla alacağım ilk kitap olmazdı fakat aldım ve verdiğim paraya değdiğini düşünüyorum; kesinlikle pişman değilim. Aklımın her yere dağılmış olduğu şu günlerde gerçekten iyi geldi. *-*
Doğrusu bu kitaba başlarken aklımda tamamen matematiksel bir hesap vardı: Sayfaları kalın, yazıları büyük ve kitabın kendisi genel olarak bakıldığında ince - aynı zamanda sayfaları ince, yazıları küçük ve kendisi kalın bir kitap daha okumakta olduğum düşünülürse bu kitap tam da o kitapla beraber okunup "aradan çıkartılacak" bir kitap gibi durmuştu. Ayrıca, Güz Okuma Şenliği için adında "Aşk" geçen bir kitaba daha ihtiyacım vardı; öyle olunca da okunacak mükemmel kitap buydu. Zaten beklentilerimin pek yüksek olduğu da söylenemezdi.
Bu tür kitapların en güzel yanı, en şirin klişeleri bulup size ayrı bir samimiyetle sunmaları bence. Genelde pek sevmediğim bir tür genç kurgu, yani en azından satın alıp okuyacaksam (internettekiler sayılmıyor) fakat bu kitap içimi ısıtmayı o kadar iyi başardı ki, aynı yazarın benzer tarzdaki kitapları varsa ve çevrilirse ileride kesinlikle alacağımı biliyorum. Kitaptaki olay çok basit; ana karakterimiz Hadley babasının Londra'daki düğününe gidecekken uçağını dört dakikayla kaçırıyor ve bir sonraki uçağa bindiriliyor, bu sayede de bir İngiliz olup Amerika'da okuyan Oliver'la tanışıyor. Tanışmaları o kadar sıradan, Oliver o kadar şeker bir karakter ki, okurken bu kitabın daha uzun olmasını diledim.
Çok uzun bir kitap değildi, okumam da pek uzun sürmedi, o yüzden bu da pek uzun bir yorum olamayacak fakat garip bir şekilde gerçekten çok sevdim. Şu sıralarda belki de okuyabileceğim en iyi kitaplardan birisiydi, çünkü tam zamanında okunmuş bir kitaptı. Eğer bu kitabı bir hafta önce veya bir hafta sonra okumuş olsaydım belki de bu kadar beğenmeyecektim; çünkü dediğim gibi, sıradan bir genç kurgu hikayesinden pek de bir farkı yok.
Ama güzeldi. Tahminen yaşımdan dolayı, gerçekleşmesini isteyebileceğim tarzda şirin ve minik bir aşk hikayesiydi; aynı zamanda sonu kesin bir son da değildi ve bu da okuyucuya daha sonra olabilecekleri az çok hayal etme fırsatı bırakırken, belki de ikinci bir kitaba yer açıyordu. (Gerçi bugün yazarın diğer kitaplarına baktığımda bir devam kitabı göremedim, demek ki devamını yazmayı planlamamış.) Aslında bir ikinci kitap yazıldığı taktirde gerçekten gereksiz ve sıkıcı görülebileceğinden anlamıyor değilim, fakat en sevdiğiniz hikayenin devamını isteyeceğiniz şekilde bir istek bu.
Bu dediklerimden sonra kitabı "Bir ara okurum ya," diye kenara itelediyseniz almanıza gerek olacağını sanmıyorum. Ben bir yerde görüp merak etmiştim, o şekilde aldım, eğer bilseydim büyük olasılıkla alacağım ilk kitap olmazdı fakat aldım ve verdiğim paraya değdiğini düşünüyorum; kesinlikle pişman değilim. Aklımın her yere dağılmış olduğu şu günlerde gerçekten iyi geldi. *-*
ya sen bin sen milyon, sen ne ara bu kitabı okudun da bitirdin yahu? Yeni almadın mı, yeni başlamadın mı? Ben şokkingg
YanıtlaSilBeni bilirsin... okumadan duramam. Ayrıca, kitap oldukça hızlı okunuyordu elimde değil! :D
Sil