Yorum: Isla ve Mutlu Son (Anna and the French Kiss, #3) - Stephanie Perkins

Adı: Isla ve Mutlu Son
Orijinal Adı: Isla and the Happily Ever After
Yazarı: Stephanie Perkins
Yayınevi: Yabancı Yayınları
Sayfa Sayısı: 328
Seri: Anna and the French Kiss #3
Puanım: 3/5

Isla ve Mutlu Son, hem tatlı bir aşk hem gerçekçi bir dostluk hem de John Green ve Rainbow Rowell sevenlerin ellerinden bırakamayacağı bir “ilk aşk” hikayesi. Aşk onları bir yaz günü, asla uyumayan şehrin sokaklarında yakalamıştı… ama ya ona sahip çıkmak düşündükleri kadar da kolay değilse? Romantizme umutsuzca inanan Isla, lise birinci sınıftan beri kendini çizdiği karikatürler arasında kaybetmiş Josh’a aşıktı. Yaz tatili esnasında Manhattan'da yaşanan tesadüfi bir karşılaşma sonrasında Isla belki de aşkın o kadar da uzakta olmadığını fark etmişti. Ancak yeni okul yılının başlamasıyla Isla ve Josh, her genç çiftin karşılaştığı güçlüklerle yüz yüze gelmek zorunda kalmışlardı: ailevi sorunlar, gelecek kaygısı ve birbirlerinden ayrılmak zorunda kalabilecekleri gerçeği. Bu içinizi ısıtacak, tatlı aşk hikayesi New York sokaklarını, Paris’in büyülü havasını ve Barcelona’nın ateşli atmosferini yansıtırken, sevilen başka iki çifti de yeniden okurla buluşturuyor: Anna ve Etienne, Lola ve Cricket.

Isla ve Mutlu Son, son kitabı olduğu serinin genel özelliği olan tatlı ve şirin romantizmden kendi payını almış bir kitap. Olaylar, ana karakterimiz Isla'nın, yıllardır aşık olduğu çocukla rastgele bir karşılaşma yaşamasıyla başlar ve onun üzerine ilerler. Bu kitabın sevip kendime yakın bulduğum kısımları olduğu gibi, sevmediğim, eksik bulduğum ve keşke bu şekilde yapılsaymış dediğim kısımları da var. Genel olarak beğendim, zaten bu kadarı puanımdan belli oluyordur ama olsun, ben yine de belirteyim. ^-^

Isla çok gerçek bir karakter. Ergenlikteki bir genç kızın çok sık yaşadığı gibi güvensizlikleri var ve bu güvensizlikleri onun hayatını engelliyor, kendini geri tutmasına neden oluyor. Bu kısmın takdir ettim. FAKAT aynı zamanda hayatını gerçekten çok fazla geri tutuyor ve kitaptaki en büyük sorunlar hep Isla'nın kendine güvenememesinden kaynaklıydı. İçten içe, Isla eğer kafasında biraz daha az kursa ve Josh'la biraz daha fazla konuşsa kitabın yarısı olmazdı gibi hissetim ve bu beni rahatsız etti. Kitap karakterlerinde bile olsa... neden karşımızdaki kişiye açık olamıyoruz?

Josh ise... bilmiyorum. Josh konusunda pek bir düşüncem yok sanırım. Isla ile çok tatlı bir çift oldular. (Ama bu kadar?) Isla'nın anlattığı kadarıyla resme olan yeteneği ve ilgisini çok takdir ettim ama bu konu da beni kitapla ilgili duyduğum en büyük hayal kırıklığına getiriyor:
NEDEN JOSH'IN ÇİZGİ ROMANI KİTAPTA YOKTU?

Gerçekten keşke olsaydı. Yanılmıyorsam, Yabancı'nın gelecek ay çıkartacağı Andrew Brawley kitapta bahsedilen çizgi romanı da içeriyor ve benim Isla ve Mutlu Son'dan beklentim buydu. (Kitapta çizgi roman olmadığını bilmeme rağmen.)

Şöyle ki, Josh, Paris'teki Amerikan Okulu'nda geçirdiği zamanı anlatan bir çizgi roman çiziyor ve bundan önceki üç senesini anlatmış. Kitapta bir noktada Isla bu çizgi romanı okuyor ve birkaç sayfa boyunca biz bu çizgi romanı Isla'nın anlatışıyla okumuş oluyoruz. (Ya da dinlemiş.) Fakat eğer çizimler gerçekten kitapta olsaydı harika olmaz mıydı? Düşünsenize. TAVŞANLAR VE RASHMI. Bütün bunları Isla'nın anlatısından okumak yerine gerçekten gördüğümüzü düşünün. (*İçten içe bunun gerçek olmasını istiyor ve gerçek olmadığı için üzgün.*)

Kurt karakteri kitapta hem çok vardı hem de hiç yoktu. Isla'nın dünyası genel olarak Josh etrafında döndüğü için en yakın arkadaşı olan Kurt'ün biraz geri planda kaldığını düşündüm ama Isla'nın düşündüğünün aksine bence kitabın en başından itibaren Kurt pek yoktu. Hakkında birçok şey biliyoruz ama onu bir kitap karakteri olarak görebilsem de, gerçek bir insan olarak kafamda canlandıramıyorum. Otizmi var ama kitapta bunun ne olduğu çok minik bir kısımda geçiyordu ki bence daha çok geçmeliydi.

Dili sayesinde akıcı ve hızlı okunan bir romandı ama neler olacağı gerçekten de ortada olduğundan benim için heyecan, bu kitabı okurken pek tattığım bir duygu değildi. Gerçi Lola'dan bunun böyle olacağını bildiğim için pek sorun etmedim ve hatta kitabın sonu söylenmiş olsa da kitabın adında, kitabın içinde okuyucuyu biraz da olsa içine çekecek beklenmedik olaylar olması hoşuma gitti. (Bu olaylardan bir kısmını tahmin ettim gerçi ama olsun.)

Eğer serinin diğer kitaplarını sevdiyseniz, Isla'yı da sevmemeniz için hiçbir sebep yok.

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder