Yorum: Fangirl - Rainbow Rowell

Adı: Fangirl
Yazarı: Rainbow Rowell
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Sayfa Sayısı: 416
Goodreads Puanı: 4.16
Format: Ciltli
Seri: -
Puanım: 5/5


Cath bir Simon Snow hayranıdır.
Öyle ya, tüm dünya Simon Snow hayranıdır...
Ancak bu Cath için bir hayat felsefesidir ve o takipçi olma konusunda çok iyidir. İkiz kız kardeşi Wren’le çocukluklarından beri Simon Snow kitaplarını defalarca okumaktan, hayran kurgusu yazmaya kadar, kendilerini seriye adamış, annelerini kaybetmelerini de ancak bu şekilde atlatabilmişlerdir. Büyüdükçe Wren’in hayranlığı azalsa da Cath’in vazgeçmeye niyeti yoktur.
Üniversiteye gidecekleri sırada Wren, onunla aynı odada kalmak istemediğini söyleyince Cath kendi rahat dünyasının tamamen dışında, bir başına kalır. Son derece utangaç olan Cath, kendini yazdığı hayran kurgusuna kaptırmıştır. Hikâyesinde her zaman ne diyeceğini gayet iyi bilmekte ve gerçek hayatta hiç tecrübe etmediği romantizmi öyküsüne yansıtabilmektedir. Wren elinden tutmadan da Cath her şeyin üstesinden gelebilecek midir? Kendi hayatına başlamaya gerçekten hazır mıdır? Ya kendi hikâyelerini yazmaya?..
En önemlisi de Simon Snow sevdasını geride bırakma pahasına yola devam etmeyi istemekte midir?

Nasıl oldu bilmiyorum fakat bu kitabın konusu aklımda o kadar farklı kalmış ki, kitabı elime alıp da arkasını ilk okuyuşumda içten içe "Bu kitap o kitap mı?" diye düşünmeden edemedim. O ana kadar ben bu kitabı, bir kızın hakkında hayran kurguları yazdığı bir ünlüyle tanışması olarak biliyordum. (Herhalde "Tüm dünya Simon Snow hayranı," fikrinden ve kızın hayran kurgu yazıyor oluşundan yaptım bu çıkarımı, bir de kapaktan. Emin olamıyorum şu an.) Fakat o iş o iş değil elbette.  
Fangirl'ü kesinlikle okumalıyım, gibi bir düşüncem yoktu ama ilgimi biraz çekiyordu ve kapağına karşı ayrı bir sempati duyuyordum (hala da duyuyorum.) Dürüst olacağım, konusunun benim aklımdaki konu olmadığını öğrendiğimde biraz hayal kırıklığına uğradım fakat bir kitabı kafamda uydurduğum bir kurguya göre yargılayamam herhalde. 

Gayet kolay ve hızlı okunan bir kitap oldu benim için ama bir uyarı yapayım: Bu kitap herkese göre değil.

Birçok kişiyi sıkabilecek kadar uzun olmasının yanında, Pegasus Yayınları sağ olsun, "Ciltli kitabı çok kalın yapmayalım," düşüncesiyle kitabın yazılarını bir küçültmüşler, okurken sayfaya giriyordum neredeyse. Cath'in hikayesi aşırı ilginç bir hikaye değildi ama bana gerçek olduğunu hissettirdi. Genç yetişkin türündeki birçok ilişki için söylenemeyecek bir şey sanırım bu. Eğer kitap gerçek hayatta yaşanıyor olsaydı aynen bu şekilde olur hissine kapıldım.

Cath'in çevresindeki insanlarla ilişkileri, kendine dair güvensizlikleri, hayran kurgu yazmaya olan tutkusu ve sosyal açıdan çektiği sıkıntılar... Hepsi üst üste eklenerek onu bir kitap karakterinden daha fazlası yaptı gözümde. Kendimi Cath'e yakın hissettim okurken. Özellikle kurgu yazma konusundaki sıkıntıları, benim şu an çektiğim sıkıntılara yakın olduğu için Cath'in bu zorluklardan kaçması veya kendi hikayesine on binlerce kelime eklemesi ama en sonunda sorunlarını aşarak bir ödül kazanması bana umut verdi.

Wren ve Cath arasındaki ikiz ilişkisini ve uyumunu, hayatı boyunca bir şeyleri birlikte yapmış iki genç kızın ilk defa ayrı kalışını, Cath'in babasınının sağlığı için duyduğu endişeyi, anneleriyle aralarındaki durumları, kısacası Avery ailesinin başından geçenleri, okumayı gerçekten çok sevdim.

Ayrıca, kitaptaki ilişkinin çok doğru işlendiğini düşünüyorum. Birçok genç yetişkin kitabında gördüğümüzün aksine über süper yakışıklı oğlanlar çekingen kızımızın peşinden gidiyor gibi bir durum yoktu ve Cath'in iletişimde bulunduğu bütün erkekler oldukça insandı. Sanırım kitabın en çok bu yanını sevdim. Gençler arasındaki ilişkiler mükemmel gösterilmiyordu, sevgi ve saygı ile yavaş yavaş kurulan bir ilişkiydi kitaptaki.

"Çok güzelsin," dedi Cath. 
"Asıl sen güzelsin." 
"Benimle tartışma. Güzelsin işte."
Bu diyalog o kadar hoşuma gitmişti ki.

Ama yine de yer yer sıkıldığım oldu ama bunun nedeni kitabın kendisi değil, kitaptaki hayran kurgunun ana karakterleri olan Simon ve Baz'dı. Eğer bu karakterlere ilgi duymuş olsaydım sanırım bölümler arasındaki kısa alıntı paragrafları benim için son derece hoş bir deneyim olabilirdi fakat bu karakterlere hiç ısınamadım. Bu yüzden o kısımlar beni son derece sıktı. (Hatta sonlara doğru okumayıp geçtim.) 

 Bir sene sonra üniversiteye geçecek olan ve Cath'in sene başındaki endişelerinden bir kısmını içinde taşıyan bir genç kız olarak, bu kitap beni rahatlattı dersem abartıyor olmam sanırım. Şu an düşünüyorum da, kitabı bitirdikten sonra 4 puan vermiştim ama bence bu kitap 5 puanı hak ediyor. Devamı olsa okurdum.

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder