Okulum başladığından beri (ki benimki 7 Eylül 2014 tarihinde başladı; yatılı olduğum için pazar gününden gittik okula) istediğim kadar kitap okuyamıyorum, bu da benim blogdaki aktifliğimin oldukça azalmasına yol açıyor. Okulun kendi okutmak istediği kitaplar ve benim okuyacağım diye listeme (ve bazen de kitaplığıma) eklemeyi sürdürdüğüm kitapları da sizlerle paylaşayım dedim. Sonuçta bu kitaplar bir şekilde tarafımdan okunacak, neden sizlerle de paylaşmayayım ki? Okumayı bitirebilirsem (bu sene ödevlerimi günü gününe yapıyorum, o yüzden bitireceğimi umuyorum), burada yorumlarını görebileceksiniz. Ama uyarmadı demeyin, buradaki "okul" odaklı kitapların hepsi de tarih dersi kapsamında. Kısacası ağır sosyal bilimler ve tarih içerikliler. Öyle yani.
#1: Farklılıklar İmparatorluğu: Karşılaştırmalı Tarih Perspektifinden Osmanlılar - Karen Barkey
Büyük ihtimalle bu kitabın yorumunu göremeyeceksiniz, çünkü tarih öğretmenimiz bize bazı bölümleri okumamızı söyleyeceğini, bunun üzerinden ilerleyeceğimizi söyledi, fakat eğer kitap sararsa (ki hiç sanmıyorum) bitirip buraya ekleyebilirim. Diye düşünüyorum. Gerçi bir
karşılaştırmalı tarih kitabı hakkında ne diyebilirim pek bilmesem de... bakalım bakalım.
Tanıtım:
Osmanlı İmparatorluğu, her yere yayılmış dinsel, dilsel ve kültürel farklılıkların damgasını vurduğu bir nüfus üzerinde meşru bir yönetim kurmanın en başarılı ve en uzun ömürlü örneklerinden biri olmuştur. Karen Barkey İmparatorluğun başarılarının ve nihayetinde çöküşünün hikâyesini yeniden anlatırken, Osmanlı tarihini karşılaştırmalı tarih ve tarihsel sosyoloji literatürüne çok başarılı bir biçimde yerleştiriyor. Osmanlı örneği imparatorluklar hakkında süren tartışmalarda hak ettiği yeri artık alacaktır. Bu kitap imparatorlukla ilgili akıllıca tartışmalar yürütmek için mutlaka okunması gereken bir kitap olma niteliği taşıyacaktır.
Çağlar Keyder
İmparatorlukların nasıl kurulduğunu, nasıl serpilip geliştiğini, nasıl kaybolup gittiğini anlamak istiyorsanız Barkey'nin Farklılıklar İmparatorluğu'nu okuyun. Etkileyici bir manzara: Barkey'nin, Osmanlı'nın altı yüz yıllık tarihine inanılmaz derecede hâkim olduğunu; komşu imparatorluklarla yaptığı kıyaslamalarla analizlerini aydınlatırken ender rastlanan bir beceri gösterdiğini göreceksiniz. Bu kitap, cüretkâr bir entelektüel girişimde bulunuyor; tamamına erdirilmiş bir girişim bu. Tarihsel sosyolojinin vaadini layıkıyla yerine getiriyor.
James C. Scott
#2: Drina Köprüsü - İvo Andriç
Bu kitap, az önce bahsettiğim kitabın aksine bir roman ve öyle okunacak belirli yerleri yok; her sene tarih dersinde 5-6 kitap zorunlu okumamız olur fakat yaklaşık 8 kitaplık bir listeden, hangi kitapları okuyacağımızı (ya da sayılar göz önünde bulundurulursa, bu durumda "hangilerini okumayacağımızı") biz seçeriz. Bu kitabı seçerken özel bir düşüncem yoktu, tamamen "Zaten sırayla hepsini okumam gerekecek," düşünesiyle elime gelen ilk kitabı aldım. İlginç bir şey olacakmış gibi görünüyor, fakat tarih okumaları genelde beni zorlayıcı nitelikte olurlar. Birkaç güne başlamayı umuyorum, önce şu an okumakta olduğum kitabı bitireyim tabii.
Tanıtım:
Bir ülkeyi ve insanları, o ülkenin 350 yıllık tarihine tanıklık eden bir köprünün, romana adını veren Drina Köprüsü’nün ‘dilinden’ anlatan olağanüstü bir roman. Sıradan, kronikçi bir anlatım değil sözkonusu olan. İvo Andriç, doğup büyüdüğü toprakları, efsanelerle, masallarla zenginleştirerek anlatıyor. Köprünün yapılışı, isyanlar, salgınlar, su baskınları, Bosna-Hersek’in Avusturya tarafından işgali, ülkeye demiryolunun getirilişi, 1912 Balkan Savaşı’nın acı dolu günleri, bir dünya savaşına yol açan suikast, yine savaş, yine kan, yine gözyaşı, köprünün dinamitle atılması... romanın tarihî dekorunu oluşturuyor. İstemediği delikanlıya verildiği için köprünün üstünden azgın Drina’nın sularına atlayan güzel Boşnak kızı Fato’nun acıklı serüveni, kumarbaz Glasinçanin’in yarı gerçek, yarı masal halinde anlatılan kumar tutkusu, tekgöz Salko’nun, gazinocu Lotika’nın hayatları... romanın zengin dramatik kurgusundan birkaç örnek sadece.
Her satırında hissedilen derin bir insan sevgisi ile insanı sarsan Drina Köprüsü, yarım asır önce yazılmasına rağmen değerinden hiçbir şey kaybetmeyen, bir millete, cemaate değil de bir ülkeye, bir vatana adanmış bir aşk romanı. İvo Andriç’in bu başyapıtı, öte yandan, Osmanlı’da farklı toplulukların nasıl birarada yaşandığını geniş bir görüşle bir tarihçi titizliğiyle tasvir ediyor. 1961’de İvo Andriç’e verilen Nobel Edebiyat Ödülü’yle –ki edebiyat çevreleri ödülün özel olarak bu romana verildiği konusunda hemfikirdirler- taçlandırılan Drina Köprüsü, geçtiğimiz yüzyılın olduğu gibi, yeni binyılın da en büyük romanlarından biri olacaktır.
#3: Anka'nın Yükselişi ve Düşüşü - Oral Sander
Kitabın tanıtımından ve ilk kitaptan yola çıkılabileceği üzere, evet, bu sene Osmalılar'ı işliyoruz. Bu tamamının okunması zorunlu olan bir kitap, ve yine araştırma niteliği taşıyor, fakat öğretmenimizin dediğine göre "roman gibi okunabilecek" bir kitap. Bu sözün ne kadar doğru olduğunu yakın zamanda test etmeyi planlıyorum.
Tanıtım:
Phoenix, Grek ve Mısır mitolojisinde beş yüz yıl yaşadıktan sonra kendini ateşe atan ve külleri arasından yeniden doğup sonsuza dek yaşayan bir kuştur. O kadar yaşadıktan sonra bu intiharı neden kendisine layık gördüğü pek belirli değilse de, aynı kalıp içinde uzun süre yaşamanın yaratabileceği sıkıntı bir neden olarak düşünülebilir. Hele, külleri arasından başka bir kuş olarak yeniden yeryüzüne dönmesi ve sonsuza dek yaşamak isteği dikkate alınırsa, bu açıklama akla yakın görünmektedir. Phoenix'in Türkçe'de tam karşılığı yok. Her türlü doğaüstü yeteneğe sahip ve çoğumuzun yakından tanıdığı "Anka Kuşu"nun Phoenix yerine kullanılması yanlış olmasa gerek.
#4: Geçmişten Gelen Ölüm (In Death, #14) - Nora Roberts
Bu kitabın şu an kitaplığıma gelmiş olmasının tek nedeni, seriyi kitapçılarda bulamamam ve sahafta gördüğüm saniye almış olmam. Yoksa henüz ikinci kitabı bile okuyamadım, buna daha çok vakit var.
Tanıtım:
New York Times çok satan yazarı Nora Roberts, Eve Dallasın yepyeni bir macerasıyla seriye kaldığı yerden devam ediyor. Eve Dallas ve geçmişinden gelen bir katilin yolu bir doğum günü partisinde yeniden kesişir. Walter Pettibone eve gelip yüzlerce arkadaşı ve ailesi sürpriz diye bağırdığında saat tam olarak 19:30dur. Bu onun doğum günüdür. Bu partiden haftalar önce haberdar olsa da asıl sürprizden şimdilik haberi yoktur. Saat 20:45te, yeşil gözlü ve kızıl saçlı bir kadın ona bir şampanya kadehi uzatır. Şampanyadan bir yudum alır ve ölür. Bu kadının adı Julie Dockporttur. Partideki hiç kimse onu tanımamaktadır. Fakat Teğmen Eve Dallas onu oldukça iyi anımsamaktadır. Eve on yıl önce onun hapse atılmasından bizzat sorumlu olan kişidir. Şimdi iyi halden salıverilmiştir ama içinde kötülükten başka bir şey yoktur. Görünen o ki Dallas ile yeniden yüzleşmek istemektedir ve bu, unutulmaz bir karşılaşma olacaktır.
#5: Ölüm Tanığı (In Death, 10) - Nora Roberts
Tamamen dördüncü kitapla aynı şekilde aldım. Yani daha fazla ne diyebilirim bilmiyorum. Aldım, duracak, ve zamanı geldiğinde umuyorum ki okuma vakti bulacağım.
Tanıtım:
Yıl 2059. Teğmen Eve Dallas'ın kocası Roarke, Agatha Christie'nin ölümsüz eseri Beklenmeyen Şahit'in tiyatro oyununun yapımcısıdır. Açılış gecesinde Leonard Vole‘yi canlandıran oyuncu Richard Draco, yüzlerce seyircinin ortasında kalbinden bıçaklanarak öldürülür. Asıl sorun, bir cinayet romanında olması gerektiği gibi oyundaki herkesin Richard'ı öldürmek için bir sebebi olmasıdır. Genç ve güzel kadınları dilediğince baştan çıkaran ve bir kadın düşmanı olan kurbanın gizemli ölümünü çözmek ise Eve'e düşecektir.
Ancak Eve, bu davayı çözerken artık geçmişte kaldığına inandığı acılarıyla tekrar yüzleşmek zorunda kalacak ve Roarke'ın yardımıyla bunlarla hesaplaşıcaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder