Adı: Dikkat! Aşk Çıkabilir
Yazarı: Asude
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa Sayısı: 528
Goodreads Puanı: -
Seri: -
Onların hikâyesi nefretle alevlendi, aşkla mühürlendi!
Birbirlerinden nefret eden iki insandı onlar… Oysa evlendiler…
Uslanmaz bir asosyal olan İlkim’in hayatındaki tek amaç başarılı bir bilim kadını olmaktır… Onun modayla, makyajla işi yoktur ve gözlüğünün ardındaki dünyada ders notlarıyla mutludur.
Evlenmek için hayallerinin profesörünü beklerken, karşısına tehlikeli, kaba, bilimden anlamayan, öfkeli bir iş adamı çıkar. Martin Turner… Bu Amerikalı adamla asla evlenmemesi gerektiğini bilse de muhteşem kariyerinin anahtarının onun ellerinde olması işleri rayından çıkaracaktır.
Genç kız, ilk andan beri koşarak kaçmak istediği bu yakışıklı ve karanlık adama, hayatının tüm ideallerini çiğneyerek tutkuyla çekilirken ilk kez gerçek bir kadın gibi hissetmeye başlar.
Ve genç adam, gizli çıkarları uğruna evlendiği bu kızı Amerika’ya götürdüğü gün ondan kurtulma planları yaparken, sessiz karısı hayatının merkezine yerleşir.
Aşk nefreti gölgesi gibi takip ederken bu nefretten bir aşk doğabilir mi…
Peki ya sırlar açığa çıktığında gerçek aşk yalanlara direnebilir mi?
Asude ilk basıldığından beri bir kitabını okumak istiyordum fakat kısmet bugüneymiş; eğer ukitap'la tanışıp takas yoluyla edinmemiş olsaydım bu kitabı, büyük ihtimalle uzunca bir süre daha Asude okumayacaktım çünkü pek emin olamıyordum sevip sevmeyeceğimden ve bu kumara da 25 lira vermeye pek hevesli değildim doğrusu. Bu ilk kitap bana genel bir bakış açısı kazandırdı o açıdan ve aslında beklediğimden, kitabın bende en başta yarattığı izlenimden daha eğlenceli bir yolculuktu. Birkaç noktada yazara ve kitaba isyan ettiğim oldu ama her şeyin bir sırası var...
Öncelikle dilden başlamak istiyorum, çünkü beklentimin en aşıldığı konu buydu. Bundan önce sadece tek bir "internet yazarı"nın basılmış kitabını okumuş, yorumu okuyanların bildiği üzere de pek beğenmemiştim ve kitabın ilk başlarında benzer bir anlatımsal sorunla karşılaşacağımdan korkarak, biraz da onun önyargısıyla başladım denebilir okumaya. Şansıma, Asude, raflardan çekip çıkartabileceğim herhangi bir gençlik ve romantik yazarının diline sahipti; kendine özgü bir tınısı olduğundan söz edemeyeceğim fakat kulak tırmalayıcı değildi, oldukça akıcıydı ve kitaba uyuyordu. Bunlar da benim için yeterliydi.
Karakterler, beklediğimden daha iyi "sunulmuş"lardı. İlkim'in ezik yanı, ders manyağı kişiliği ve Martin'in ota boka kızan, işleri kendi yoluyla halletmeye alışmış bünyesi bence oldukça iyi yansıtılmıştı; karakterler kitabın başında farklı, sonunda farklı kişiliklere sahipti ve değişim düzgün bir şekilde ilerletilmiş, hiçbir noktada aşırılığa veya sapmaya gidilmemişti. İlkim ve Martin'in yerli yersiz kavgalarını ve her seferinde bir şekilde İlkim'in onu "terk etmesi"ni pek sevemesem de, onların yapısındaki bir çiftten daha farklı davranışlar beklemezdim doğrusu, yazar karakterlerin ilişkisini başarılı bir şekilde kurmuştu.
Olaylar keşke bu kadar uzatılmasaydı, kitapla ilgili en büyük sıkıntım buydu sanırım. Kitabı okurken bir arkadaşım (kendini biliyor ehi ehi) bana kitabın aslında 300'den önce sonlanması gerektiğini söylemişti, oysa ben kitabın yazarı olsaydım 318'de sonlandırırdım; belki Seth ve Mary'nin ilişkisi tam düzelmemiş olurdu fakat Martin ve İlkim'i ön planda tutan bir kitap için orası tam bir bitiş olabilirdi; o noktadan sonra gelişen olaylar bende "uzatmaları okuyor," hissi yarattı doğrusu. "Olmasa da olurdu," dediğim birçok sahne ve olay geçtikten sonra finale ulaştığımızda her şey bir bütün oluyordu, fakat eğer o bütün bir 200 sayfa eksik olsaydı da bende aynı tatmin hissini yaratmış olacaktı diye düşünüyorum.
Aslında düşünüyorum da, benim için pek de "farklı" bir kitap olmadı bu. Okudum, bıraktım, okudum, sıkıldım, biraz daha okudum ve bitirdim; şeklinde ilerleyen bir sürecin sonunda sonuçlanan, ama bana yaratıcılıkta hiçbir şey kattığını söyleyemeyeceğim, sıradan bir "karanlık CEO" "bir şekilde asosyal/saf kalmış kız" hikayesi gibi geldi; zaten hikaye, İlkim ve Martin'e bir şekilde benzeyen diğer iki çiftten, Tuna ve Tekin adlı iki farklı iş adamından bahsediyordu. Eğer yanlış değilsem Tuna Pabucumun Ajanı'nın karakteri. İş adamları ve bir şekilde onların ilgisini çeken sonra da sevgilileri, hatta karıları olan kadınlarla ilgili kitaplar bana çok sıradan gelmeye başladığından da olabilir tabii bu.
Mary ve Seth'in ilişkisiyle kitaba bir "derinlik" katılmak istenmişti ve başarılmıştı da bir noktada, ama işte dediğim gibi, eğer Martin ve İlkim'in ilişkisi 318'de sonlanabilir gibi olmasaydı, çok daha düzgün ilerleyebilirdi belki bu kitap benim için. Kitapta bazı noktalarda İlkim yerine Mary'nin sahnelerini beklediğim de oldu, o çifti de çok sevdim, fakat kitapta bahsi geçen iki adamında "dominant", "dediğim dedik", "sen sus kocan konuşsun" eğilimleri olması pek hoşuma gitmedi. Gerçi kadın karakterler hiçbir noktada ezikliğin yakınından uzağından geçmiyor oluşu bunu dengeliyordu, ama yine de. İlkim ezik olarak tanımlandığı halde Martin'e kafa tutabiliyordu ve bu hoşuma giden bir noktaydı, hiç sevemiyorum öyle ezilip büzülen kadın karakterleri.
Beklentilerimin üstünde olduğu halde bende hiçbir heyecan yaratamadığından "sevdim" diyebileceğim bir kitap değil doğrusu. Evet, sayısız yerde kahkaha atarak güldüğüm oldu fakat o komik kısımlar genele baktığımda pek bir etki yaratmıyor üzerimde. Bu tür kitapları seven herhangi birinin okuyabileceği ve eğlenebileceği bir kitap, ama bana göre değildi. Yakın zamanda bir Asude kitabı daha okur muyum bilmiyorum fakat özellikle raflarda onu aramayacağım kesin; hiçbir şekilde heyecanlandırmadı beni, sonuçta çiftlerin kavuşacağı en başından belliydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder