Yorum: Kurak (Aaron Falk, #1) - Jane Harper


Adı: Kurak
Orijinal Adı: The Dry
Yazarı: Jane Harper
Yayınevi: İthaki 
Sayfa Sayısı: 360
Goodreads Puanı:
Seri: Aaron Falk #1
Puanım: 3/5


Luke Hadler’ın namlusunun ucunda önce karısı ve çocuğu, ardından da kendisi var. Kiewarra’nın tarım topluluğu her gün ölüm kalım meseleleriyle karşı karşıya. İçlerinden biri, olur da bu yükün altından kalkamazsa…
Onu yirmi yıl önce reddetmiş insanlardan dolayı federal dedektif Aaron Falk cenaze törenleri için Kiewarra’ya dönme konusunda isteksizdi. Ancak dedektiflik hünerleri, Hadler davasıyla ilgili gerçeklerden ve bu cinayet-intihar vakasından şüphe duymasına neden olmuştu.
Falk ölümleri daha derinlemesine araştırdıkça eski yaralar da açılmaya başlıyor: Falk ve çocukluk arkadaşı Luke’un paylaştığı, Falk’un uzun zaman önce unutulduğuna inandığı, Luke’un ölümüyle ortaya çıkmaya başlamış olan bir sır…


Bu kitabı bitirmemin üzerinden neredeyse bir ay geçmesine rağmen, oturup yorumunu ancak yazabiliyorum. Bunun iki sebebi var aslında: 1) bir süredir kitap yorumu yazmıyordum, 2) Kurak hakkında ne diyebileceğimden pek emin değildim. Söylenecek çok şey yok gibiydi. Doğrusu, hala pek bir şey söylenemezmiş gibi hissediyorum ama daha fazla bekletmeyip elimden geleni yapmaya karar verdim.

Eğer beni az çok tanıyorsanız veya takip ediyorsanız, genellikle polisiye/gizem-gerilim okuyan birisi olmadığımı bilirsiniz. Ama bu, polisiye/gizem-gerilim kitaplarından hoşlanmadığım anlamına gelmiyor. Sadece türün sıkı bir okuyucusu olacak kadar bayılmıyorum, o kadar. Yoksa iyi bir gizem veya polisiye benim için her zaman iştah açıcıdır. Kurgunun düğüm halinde başlayıp, kitap ilerledikçe çözülmesini ve karakterlerle birlikte cinayeti/suçu/gizemi çözmeye çalışmayı seviyorum. İş, bu tarz bir şeyi çözmeye geldiğinde, dünyanın en dikkatli okuyucusu kesilebilirim. Tahminlerde bulunmak bana o kadar keyif veriyor.

Kurak çok güzel başladı. (Sineklerin bakış açısından anlatılan giriş bölümünü saymazsak yani.) İlginç ve şüpheli bir olay, geçmişten günümüze gelen sırlar, bir sır ve bir cinayet. Gerçekten bayağı ilgiliydim kitapla, çok heyecanla okuyor, karakterlerin neleri keşfedeceklerini öğrenmek için can atıyordum. Hatta bir noktada durup, yazarın o ana kadar neyi, nasıl yazdığına dikkat etmeye ve bundan kendime ders çıkarmaya bile çalışmıştım.

Keşke bu baştaki ilgim tüm kitap boyunca sürebilseydi ama maalesef sürmedi. Kitap, bütün o ilginçliğine rağmen, bir yerden sonra tıkandı. Sonuçta ortada bir cinayet soruşturması var ve elbette bu tarz durumlarda, her an ilerleme sağlanamıyor ama kitaptaki tıkanmaları gerçek hayatta yaşıyormuşum gibi hissettim. Sanki cidden günlerdir ilerlemeyen bir olayın içindeymişim gibiydi ve her ne kadar bu açıdan gerçeği yansıtsa da, okuması son derece sıkıcıydı.

Kitap bu "ilginçlik-sıkıcılık" arasında gidip geldi sürekli. İşin polisiye kısmının nasıl ele alındığından pek bahsedemem çünkü o konuda pek bir bilgi birikimim yok ama bir roman olarak ele alındığında kitap tıkandı, onu okurken ben tıkandım. Sonlara doğru yine açıldı ve kitabı bıraktığımda içten içe küfretme ihtiyacı duydum çünkü "insanlar ne kadar da kötü varlıklar". Yani sonunun beni etkilediğini söylesem, yanlış bir şey söylemiş olmam. Böyle içime bir şeyler oturdu, rahatsız oldum :D

Ama işte... sıkıcı kısımlarını görmezden gelemiyorum. Bir noktada en sonunda uyuyakaldım sıkıntıdan. O yüzden kitaba, ona karşı olan duygularımı çok iyi yansıtamasa da, iyi bir özet olan 3 puanı verdim. Kitabı sevdim ama eksikleri/hoşuma gitmeyen yanları bariz ortadaydı ve görmezden gelinemiyordu.

Aşırı önerebileceğim bir kitap değil ama "ben sıkılmam, hoşlanıyorum böyle şeylerden" derseniz alıp okuyabilirsiniz. Yazarın ilk kitabı, o yüzden belki seri devam ettikçe kitaplar daha da güzelleşir. Bilemiyorum. Okuduğum için pişman değilim, kitabı sevdim, ama yine olsa okuyacağımı sanmıyorum :D

Sevgiler,

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder