Temmuz 2017 Yeni Kitaplarım


Aslında bunun videosunu çekmem gerekiyordu. Geçen ay YouTube kanalıma geri dönerken aklımdaki plan, her ay elime geçen yeni kitapları ay sonunda bir videoda toparlamayı da içeriyordu. Fakat iki haftadır ağır bir sosyal medya depresyonu yaşıyorum. Eğer beni Twitter'dan takip ediyorsanız belki yazdığım birkaç şeyi görmüşsünüzdür. Görmediyseniz de sağlık olsun, pek önemli şeyler değillerdi zaten. 

Sosyal medya depresyonumun bir sonucu olarak da kamera karşısında geçme fikri, dünyanın en zor işiymiş gibi geliyor. Kim şimdi tripodu açacak, kamerayı takacak, uzaklığı - netliği ayarlayacak, pili şarj edecek, ışık var mı kontrol edecek, ohoo... Bir de tabii, bazı açılardan öz güveninde çatlaklar olan bir genç kız olarak, kameranın karşısına korkunç bir ciltle çıkmak istemiyorum. Şu aralar cildimin neler neler yaptığının detayına elbette girmeyeceğim, sonuçta bu bir "yeni kitaplarım" yazısı, ama kamera karşısına geçemeyeceğim kadar korkunç şeyler yaptığını söylemeden de edemeyeceğim. 

#BodyImageIssues #Pimples #NotPerfect

Neyse öhöm. İşin şakasını ve gerçeğini geçtiğimize göre, GELELİM KİTAPLARA! Yani en başından beri burada olma sebebimize. :') Bütün kitapları tek bir fotoğrafta topladım ama hepsinden biraz biraz bahsetmek istiyorum. (Hepsini tek bir fotoğrafta toplama sebebim ise şu: saat 22.04, dışarısı zifiri karanlık, evdeki tek ışık turuncu ve fotoğraflar deli gibi sarı çıkıyor. Fotoğraf mı peynir mi en başta anlamadım, öyle diyim size. Neyse ki Photoshop diye bir program var. Ay lav yu photoshop.)


Normalde bir ayda bu kadar yeni kitabım olmuyor ama Temmuz 2017, Athena'nın en sonunda Yabancı Yayınları'nın Instagram sayfasını ele geçirdiği aydı! Eğer bir ara kafama keserse o konuyla ilgili de bir blog yazısı yazabilirim ya da ilgilenen birileri varsa. Gerçi ilgilenen birileri olacağını da sanmıyorum çünkü blog yazılarına gelen yorum sayısı, Instagram'dan bile çok düşük ve şu "bookstagram destek" etkinliği başlayana kadar ben Instagram'da bile neredeyse hiç yorum almıyordum. (Neyse, yine konudan saptım.)

Yabancı'nın sayfasını ele geçirdiğim için, elimde olmayan Yabancı kitaplarından birkaç tanesini edinmem gerekiyordu (çünkü elimde olmayan bu kitaplar - Her Şey İçin Teşekkürler, Tehlikeli Kızlar, Serafina ve Siyah Pelerin, Bir Sonraki Hayatımız - Yabancı'nın son dönemde çıkarttığı, son derece popüler olan kitaplar ve onlar olmadan fotoğraf çekemezdim!) 

Bu Bizim Hikayemiz ise protokolden, dünyanın en sevimli pin'i ile geldi. Pin'in fotoğrafı yok elimde ama Instagram'da biraz gezinirseniz bulabileceğinize eminim! 

Bu Bizim Hikayemiz, benim daha önce İngilizce olarak okuyup bayıldığım bir kitaptı. Gerçekten son derece keyifli bir gizem hikayesi. Son zamanlarda bu genç yetişkin gizem kitaplarından bir sürü türedi (One of Us is Lying, This is How it Happened, Yalancılar, Here Lies Daniel Tate, Tehlikeli Kızlar, vb.) ve doğrusu, benim keyif alarak okuduğum bir tür. Kitabı sırf yorumunu girebilmek için yeniden okur muyum bilmiyorum (okuma ihtimalim var) ama eğer azıcık bile ilginiz varsa, kesinlikle öneririm! ★★★★

Her Şey İçin Teşekkürler, Ayşin'in deli gibi övmesi nedeniyle; Tehlikeli Kızlar, benim yazarın diğer kitabı olan, Dangerous Boys'u okuyup çok sevmem nedeniyle; Bir Sonraki Hayatımız, herkesin kitabın formatını övmesi nedeniyle; Serafina ve Siyah Pelerin de Yabancı'nın çıkarttığı tek? çocuk kitabı olması nedeniyle merak ettiğim kitaplar/dı.

Geçenlerde Serafina ve Siyah Pelerin'i okuyayım dedim fakat 10 sayfa bile dayanamadım. Yazar her şeyi öyle bir şekilde detaylandırmış ki... sıkıntıdan ölecektim neredeyse. Çocuklar bu kadar çok detayı pür dikkat okuyabiliyor mu? Ben okuyamadım da. Kaldı ki başıma ağrı girmese ben uyanık olduğum tüm saatleri kitap okuyarak geçirebilirim, hele Middle Grade ya da Young Adult ise türü. Kitaptan sadece 10 sayfa okuduğum için kitabı Goodreads'te did-not-finish olarak işaretlemedim ama kitabı bir daha elime alacağımı sanmıyorum. 12 yaşındaki kuzenime vereceğim, belki o sever.

Seni Dolaba Kim Koydu, LGBT üzerine yazılmış bir deneme-araştırma. LGBT bireylerin kimliklerini saklamaları metaforu olan "dolap" üzerine yoğunlaşıyor, adından da anlaşılacağı üzere. Goodreadste karşıma çıktığından beri çok merak ediyordum, en sonunda bu ay bir arkadaşımla beraber okumak üzere aldık. Biraz okudum hatta fakat bir noktada kitabı tuhaf bir şekilde bıraktım, bir daha da elime almadım. Belki başka sefere artık.

Hiç Kimse Buraya Senin Kadar Ait Değil, Mert'in övmeleri sonucu deli gibi merak ettiğim bir öykü kitabı. Bakalım ona ne zaman sıra gelecek. Umarım yakında elim o kitaba gider çünkü okuyan herkes harika şeyler söyledi şu ana kadar. Mert o kadar sevdi ki, yazarın diğer kitabını bile aldı. (Okudu mu bilmiyorum.) 


Otostopçunun Galaksi Rehberi hakkında ne diyebilirim bilmiyorum. Bu kitabı o kadar uzun süredir okumak istiyorum ki, kelimelere dökmem çok mümkün değil. YILLARDIR aklımda olan bir kitap. Sadece bir türlü cesaretimi toplayıp başlayamamıştım çünkü Beşibiyerde çok kalındı ve çok ürkütücüydü. Hep beş kitabın toplandığı o tuğla kitabı gördüğümden, ilk kitabın aslında çok kısa ve ince olduğunu bilmiyordum. Alfa'nın seriyi yeniden basması ise bana en sonunda aradığım teşviği verdi denebilir.

Tek sorun, bundan da 50 sayfa okuyup kitabı kenara koydum. Ama devam edeceğim! Bu kadar uzun süredir merak ettiğim, hele de bu kadar sevilen bir kitabı yarım bırakmam!! Sadece tekrardan elime kitap alabilmem gerekiyor, o kadar. (Şu ara sadece e-kitap okuyabiliyorum. #üzücü - ama bunu kırmaya çalışıyorum.)

Kitabın başları harika, o yüzden devamının da harika olacağına eminim. (!!)

Son olarak da, Benim Adım Leon - Farfara - Yakup'un Renkleri üçlüsü var. Bu üçlü, Bir Yudum Kitap'ın kitap kutusu girişimi hali olan Bir Kutu Kitap'ın Temmuz 2017 kutusundan çıkan kitaplar. Kutu hakkında pek bir bilginiz yoksa sitelerine bakabilirsiniz ve eğer içeriğini merak ediyosanız, benim YouTube'daki (sosyal medya depresyonumun olmadığı günlerden kalan) kutu açılımı videomu izleyebilirsiniz!

Uyarı: O videoda üç kitabı da temmuzda okuyacağıma dair saçma sapan bir hayale kapılmışım. Öyle bir şey yok. Bir tanesini bile okumadım. Hayalleriniz yıkılmasın diye baştan uyarma ihtiyacı duyuyorum şu an.

Aha o bahsedilen video:


Her ne kadar fotoğrafa koymayı unuttuysam da, geçenlerde bloga yorumunu girdiğim ve İthaki Yayınları'nın temmuz ayı kitaplarından biri olan Kurak da var listede. Hem onun için hem de bu yazı için fotoğrafı aynı anda çektim, sanırım o yüzden onu bu kitapların yanına koymayı unuttum. Neyse, önemli olan fotoğrafta olması değil zaten. Kitap hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim çünkü merak ediyorsanız gidip yorumu okuyun. Boşuna mı yazıyorum ben!?! (Şaka şaka. Ama okuyun.) ★★★

Ve bu destansı yazının sonuna geldik. Anlayacağınız, geçen ay elime geçen tüm kitaplar bunlar. Hepsi hakkında iki kelime de olsa (ya da belki de iki paragraf) bir şeyler yazdığıma göre, artık huzura varabilirim. Ya bir şey diyim mi? Bloga uzun uzun yazmayı gerçekten özlemişim. Yaşasın blog!!

İçlerinde okuduğunuz varsa, hakkında ne düşündünüz? Ya da okumayı istedikleriniz var mı? Peki ben, hangisine öncelik vereyim? Sizin kitaplığınıza geçen ay kaç kitap girdi? Yorumlara gelin sohbet edelim!


Sevgilerimle,

Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

6 yorum:

  1. Her şey için teşekkürler, hem çok güzeldi hem de eline aldıktan sonra aşırı hızlı akıp gidiyor. Yani tamam, belki bir başyapıt değil ama boş vaktini değerlendirmek için en iyilerden biri derim hani ben :D Bu bizim hikayemiz gibi onu da sabah başlayıp akşamüzeri bitirmiştim. Yabancı beni gaza getiriyor galiba dsakjdna.
    Otostopçunun galaksi rehberini okumayı çok istiyorum ya, senden ilham/ibret alarak ben de mi başlasam diyorum ama sanırım önce senin yorumunu bekleyeceğim B-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bence benim yorumumu bekleme, gel sen de satın al, BERABER OKUYALIM! Harika bir fikir, biliyorum. :D Her Şey İçin Teşekkürler'e mi başlasam ki o zaman? Bunlar ZOR KARARLAR.

      Sil
  2. Photoshop olduğu sürece gün ışığına ihtiyaç yok anlaşılan. Tabii bir de kamera :D Kendimden biliyorum telefonla çekince photoshop bile kurtaramıyor :D

    Ve aslında bir önceki yorumumda diyecektim ama unutmuşum bloga geri geldiğine sevindim :')) Böyle de diyince sanki temelli gitmişsin de geri dönmüşsün gibi oldu ama... her neyse sen anladın :D Yeni teman da harika görünüyor ayrıca!!!

    Otostopçunun Galaksi Rehberini ben de uzun zamandır okumak istiyorum. Mizah anlayışıma uymayacak, böyle sevilen bir kitabı sevmeyeceğim diye de korkuyorum gerçi. Okuyan, seven gruptan olmayı umuyorum :D

    Yabancılar da çok çekici görünüyor ama yabancının birkaç kitabı hayal kırıklığına uğrattığından pek elim gitmiyor kendisine bu sıralar :/

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya benim telefonun kamerası kendi kendine ışık ayarı yapıyor, inan annemin makinesiyle çektiğim fotoğraflardan daha çok gideri vardı telefonla çektiklerimin :D (Yani en azından photoshoptan önceki hallerinden!)

      Temelli gitmemiştim belki ama aktif değildim, ara sıra yorum girip kaçıyordum resmen. Ama iki gündür fark ettiğim bir şey varsa, o da blogda uzun uzun konuşmayı çok özlediğim. Sen de gördün, başladım mı susmuyorum resmen! :D Teşekkür ederim. En sonunda değiştirme zamanının geldiğini düşündüm :3

      Benim de acilen elimdeki kitaplara yönelmem gerekiyor ekitap okumayı bırakıp... dın dın dın

      Sil
  3. Oo tema güzel olmuş, daha rahat geziliyor blogunda. Sevdim. 💃

    Otostopçu'yu da e kitap olarak oku madem? Sadece e kitaba yanaşıyorsan bu aralar ona da devam etmiş olursun. 😂 Çünkü çok güzel!

    Serafina'yı da neden sevemedin anlamadım. 🤔 İlk 10 sayfayla ön yargı oluşturma bence. Çok şirin, sevilesi, tatlış bi hikayesi var. Devam et derim. 50 sayfadan sonra sarmıyorsa o zaman yarım bırakabilirsin. 😂😂

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim! 2014'te blogu açtığımdan beri aynı temaydı, en sonunda değiştirmenin vakti geldi diye düşündüm. Ayrıca evet, benim de ihtiyaçlarımı karşılamaz olmuştu :D

      Otostopçu'yu ekitap olarak okumak istemiyorum ama... haksızlıkmış gibi geliyor kitaba.

      Ya Serafina'nın sorunu, anlatımı beni o gün öldürdü. Hikayesi eminim tatlıdır, sonuçta çocuk kitabı, ama o anlatım... O detaylar... Baktım 5 dk olmuş, iki sayfa anca okumuşum, dedim "Ezgi bırak bırak". Ama madem sen sevdin, belki başka bir ara tekrar bakarım. :D

      Sil