[BlogTwin] Hiçliğin Kıyısında (The Edge of Never, #1) - J.A. Redmerski | Yorum

Adı: Hiçliğin Kıyısında
Orijinal Adı: The Edge of Never
Yazarı: J.A. Redmerski
Yayınevi: Ephesus Yayınları
Sayfa Sayısı: 472
Goodreads Puanı: 4.33
Seri: The Edge of Never #1
PİLLİ KÜTÜPHANE'NİN YORUMU İÇİN TIK TIK.

Yirmi yaşındaki Camryn, alışılmışın dışında bir yaşam tarzı düşlemektedir. Fakat başına gelen trajediler bu yaşamı kendisinden zorla çekip alınca, ilk bulduğu otobüse atlayarak varış noktasını bilmediği bir yolculuğa çıkar. Çıktığı bu kendini yeniden keşfetme yolculuğunda, kendisi gibi nereye gideceğini bilmeyen, Andrew Parrish adında biriyle tanışır. Fakat Andrewun da bazı karanlık sırları vardır…
Andrew yolculukları esnasında Camryn'e kimseye bağlı kalmadan, içinden geldiği gibi yaşama, en derin ve kuytu arzularına teslim olma sanatını öğretir. Ancak Andrewun ondan gizlediği sır yolun sonunda kendisini beklemektedir. Bu sır ikiliyi bir araya getirebilecek midir, yoksa onları sonsuza dek birbirlerinden ayrılmaya mı mahkûm edecektir?

Doğrusunu söylemek gerekirse, bu kitap hakkındaki düşüncelerimi ve hislerimi söylemeye nereden başlayabilirim gerçekten çok büyük bir boşluğa düşüyorum. Hani, cidden. Yine fuardan aldığım ve tamamen Filiz'in, "Bunu kesinlikle almalısın!" ısrarıyla edindiğim bir kitaptı. O sırada yanlış hatırlamıyorsam zaten Kitap Oburları bu kitaba tur yapıyordu ve her zamanki gibi görsellerine içim gitmişti. *-* Oradan bir merak vardı zaten, sonra bir de Filiz al deyince, eh, bana da almak düşmüştü. Yani bu harika kitapla tanışmam böyle oldu.

"Harika," diyorum; çünkü gerçekten öyle. Şu ana kadar doğru düzgün kimsenin yorumunu okumadım (ya da izlemedim) fakat duyduğum kadarıyla herkesin gerçekten beğendiği bir kitap ve beğenmekte o kadar haklılar ki. Kitap baştan sona o kadar güzel ki... Camryn ile Andrew'un yavaş yavaş ilerleyen ilişkisi olsun, gittikleri veya gitmedikleri yerler olsun, yaşananlar olsun, kitabın sonu olsun... Kitapta "güzel" bulmadığım tek bir şey yok benim.

Yazar, hem karakter oluşturmayı hem de bu karakterleri yakınlaştırmasını gerçekten biliyor. Ne Camryn ne de Andrew öyle kusursuz insanlar; ikisinin de onları içten içe yiyip bitiren sorunları, korkuları, istekleri, umutları, yani onları insan yapan özellikleri var. Camryn mesela eski ilişkileri nedeniyle yeni bir ilişkiden kaçan bir kız, Andrew ise babasının hastalığının getirebileceği ölümle yüzleşmeye çalışıyor. Ve zaman ilerledikçe, bu ikisi beraber anılar yarattıkça, aslında ne kadar da "birbirleri için" yaratılmışlar, çok net anlıyoruz. Ben bu ikiliyi ne ayrı ne de başkalarıyla beraber gerçekten düşünemiyorum.

Kitabı o kadar hızlı okudum ki, bittiğinde "Ne? Nasıl bitebilir! Daha yeni başlamıştım ama ben," triplerine girmem işten bile değildi. İlk kitabın sonu öyle büyük sol gösterip sağ vurdu ki, anlatamam. Zaten Eren de demişti, "Kitabı sakın fırlatma," diye. Fırlatmadım tabii, ben kitaplarımı fırlatmam-,-, ama fırlatsam yeriydi. Bir insan bu kadar etkileyici bir romanı, nasıl bu kadar gündelik durumlardan çıkartabilir? Tamam, karakterlerin sorunları hiç de "gündelik" sayılamayacak sorunlar, fakat romandaki olayların ilerleyişi o kadar olası, o kadar gerçekçiydi ki, sanki Chevelle ile sokağımdan geçseler, hiç yadırgamazmışım gibi gelmişti bana.

Bu kitabın bir başka güzelliği ise, hani yazarlar kitapları kendileri için önemli kişilere ithaf ederler ya, J.A. Redmerski bu kitabı "Âşıklara, hayalperestlere ve henüz ikisini de gerçekten yaşamamış olanlara..." ithaf etmiş. Kitap hakkında pek bir bilgim yokken, daha ithaf kısmını okurken bile içine çekilmiştim; çünkü içten içe biliyordum ki bu kitap beni mahvedecek. Ve etti de. Ölüp ölüp dirildim ben bu kitabı okurken. Anlamıyorum, dönüp duran sorunlara rağmen, bir ilişki, bir aşk, bu kadar mı güzel olabilir?

Ya şimdi bakıyorum da, kitapla ilgili niteliksel pek bir şey diyememişim galiba. O da kitapta eleştirebileceğim hiçbir şey bulamamış olmam. Gerçekten. Ama şunu belirteyim, ben kolay kolay tek kitabını okuduğum bir yazarın diğer kitaplarını hiç düşünmeden alacak bir insan değilimdir ve söylemem gerekir ki, bu kadının diğer romanları çevrilsin, saniyesinde düşünmez gider satın alırım. Kadın kurmayı, kurgulamayı ve aktarmayı biliyor.

İçinde cinsellik de olduğundan yaşı çok da küçük olanlara önermiyorum ama okurken rahatsız hissetmem diyenler ve bir aşk hikayesi, sıkmayan, cıvıtmayan, iki insanın birbiri karşısında tamamen savunmasız kalabilecek kadar güven duydukları bir aşk hikayesi okumak isteyenler kesinlikle bu kitabı okumalılar.

Kitapta hem Camryn hem de Andrew'un anlattığı kısımları görüyoruz ve ben normalde, anlatıcısı değişen romanları pek sevmem çünkü bütünlüğü bozduklarını ve dikkati dağıttıklarını düşünürüm fakat bu kitapta bunu yaşamadım. İkisinin anlattığı bölümlerin de ayrı güzelliği vardı ve ne Camryn'de ne de Andrew'da sıkıldım; kimin anlattığı benim için pek fark etmiyordu çünkü ikisi de o kadar sağlam karakterlerdi ki, asla sıkılmıyordunuz. Andrew'un Camryn'e daha "rahat" yaşaması için ettiği yardımlar olsun, birbirlerine itiraf ettikleri durumlar olsun, sadece birbirlerinin yanında olmaları olsun... ilişkileri, arada çıkan pürüzlere rağmen, o kadar güzeldi ki, içim gitti doğrusu.

Buradan Ephesus'a sesleniyorum. İkinci kitap bir an önce gelsin yoksa bu kız burada kitabı beklerken ölüp gidiverecek. Ciddi ciddi The Edge of Always, yeni yeni oluşmaya başlayan "Merakla beklediğim kitaplar," listemde ilk 5'te şu an. Bekletmeyin, bunu bize yapmayın.


Ezgi Tülü

Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı öğrencisi. 2014'ten beri kitaplar hakkında konuşuyor.

1 yorum:

  1. Bu kitabı da en kısa sürede okusam iyi olacak :)
    Duman ve Kemiğin Kızı Yorumu; http://hayalperestinzamanyolculugu.blogspot.com.tr/2015/01/duman-ve-kemigin-kz-kitap-yorumu.html

    YanıtlaSil